EKONOMİDE KAYDA DEĞER GELİŞME YOK

    21
    reklam alani

    Ülkemizdeki iş dünyasının neredeyse tümünü temsil eden ekonomik örgütlerin başkanları,  2016 yılında ekonomik anlamda ilerleme olmadığına dikkat çekerek, ekonomide kayda değer hiçbir gelişme yaşanmadığı fikrinde birleşti.

    Hükümetin Türkiye ile imzalamış olduğu ekonomik reformların da gerçekleştirilmediğini işaret eden başkanlar, 2017 yılında kaynakların doğru kullanılarak, ekonomik programların uygulanmasını istedi.

    Ülkedeki en büyük sorunun kamunun hantal çalışması olduğunu vurgulayan ekonomik çevrelerin temsilcileri, bürokrasinin hızlanması ve doğru çalışması için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine işaret etti.

    Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Fikri Toros, Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO) Başkanı Ali Çıralı ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Başkanı Mahmut Kanber, 2016 yılını ekonomik açıdan değerlendirirken, 2017 yılından beklentilerini KIBRIS Ekonomi’ye anlattı.

    ABD’deki başkan değişikliği ve Brexit olmak üzere, petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketleri, Ortadoğu’daki gelişmeler ve Türkiye’nin içinde bulunduğu politik, sosyo-ekonomik durumun 2017 yılında ülkemizi nasıl etkileyeceğini anlatan ekonomik çevreler, Kıbrıs müzakerelerindeki gelişmeleri de değerlendirdi.

    Kıbrıs sorunun çözümü için sürdürülen müzakerelerdeki çabayı olumlu karşıladıklarını belirten oda başkanları, çözümün adanın her iki tarafında da ekonomik ivme sağlayacağını kaydetti.

    Toros: İthalatta 45, ihracatta 13 milyon dolar düşüş var

    2016 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın TL bazında yüzde 2,4 büyüme kaydederek 11.3 milyar TL’ye ulaştığını işaret eden KTTO Başkanı Fikri Toros, meydana gelen devalüasyon dikkate alındığında, bu büyümenin reel anlamda doğru olmadığının anlaşıldığını söyledi.

    Türkiye’de devam eden siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın Kuzey Kıbrıs’a da yansıdığını belirten Toros, ithalatta yaklaşık 45 milyon dolar ve ihracatta da yaklaşık 13 milyon dolar düşüş görüldüğünü kaydetti.

    Toros, turizm ve yüksek öğrenim sektörlerimizde ise yaklaşık 65 milyon TL’lik artış yaşandığına dikkat çekti.

    “2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı henüz uygulanmaya başlamadı”

    Ticaret Odası Başkanı Toros, sosyal ve ekonomik iklimin iyileştirilmesini hedefleyen 2016-2018 Yapısal Dönüşüm Programı’nın henüz uygulamaya alınmadığını söyleyerek, programın ana amaçları olan; kamu yönetiminin etkinliği ve verimliliği, finansal sektörün yapısının güçlendirilmesi ve reel sektörün rekabet edebilirliğinin arttırılması yönünde herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini vurguladı.
    Kamu maliyesinde yaşanan düzelme, nakit yönetimi gibi sadece kısa vadeli sorunların azalmasının sağlandığına dikkat çeken Toros, kamu borç yükü ve verimsiz kamu hizmetlerine ilişkin olarak bulunan çözümlerin henüz hayata geçirilmediğini işaret etti.

    Toros, “Mevcut durum, KKTC ekonomisinin sürdürülebilirliğini ve kırılgan yapısının devamı anlamına gelir. Önümüzdeki süreçte meydana gelebilecek siyasi gelişmeler veya doğabilecek herhangi bir küresel kriz dahi, hassas dengelere bağlı olan mali disiplini olumsuz şekilde etkileyebilir ve Kıbrıs Türk Toplumunun mali yükünü artırabilecek durumlara yol açabilir” şeklinde konuştu.

    “Gelişmeye yönelik radikal çözümler, siyasi hesaplara heba edildi”

    2017 yılı bütçesinin 5.7 milyar TL olarak onaylanmış olup, sunulan tasarıdan takriben 714 milyon TL daha yüksek olmasının ümit verici olduğunu belirten Fikri Toros, yeni yılda, yıllardan gelen yapısal sorunlara çare üretilmesi ve kamu-özel ortaklığı modeli temelinde özelleştirme stratejisinin hayata geçirilmesini beklediklerini kaydetti.

    Geçmiş dönemlerde kaynakların verimli kullanılamaması, gelişmeye yönelik radikal çözümlerin siyasi hesaplara heba edildiğini söyleyen Toros,  acil önlemlerin sürekli ertelenmesi gibi ekonomik ve sosyal hayatı durgunluğa iten yönetim alışkanlıklarını geçmişte bırakarak, gerçek ve sürekli ekonomik kalkınma için aktif politikaların zaruri olduğunu belirtti.

    “Sabit kur uygulamasıyla olası maliyet artışlarını frenlemek şart”

    Fikri Toros, Kıbrıs çözüm sürecinin sonucundan bağımsız olarak, mecliste gündemde bulunan Avrupa Birliği müktesebatına uyumlaşma yasalarının uygulamaya koyacak tüzüklere öncelik verilmesi ve müktesebatı kalıcı bir kılavuz olarak benimsemenin şart olduğunu vurguladı.

    “Ancak bu şekilde standartlarımızı yükseltebilir ve rekabet gücümüzü iyileştirebiliriz” diyen Toros, Türkiye’de devam etmekte olan olağanüstü hal ve istikrarsızlığın, TL’nin değer kaybı riskini de devam ettirdiğini ve bu nedenle sabit kur uygulamasıyla olası maliyet artışlarını frenlemenin şart olduğunu vurguladı.

    “Ortadoğu ve Türkiye’deki gelişmeler, ülkemizi de etkiliyor”

    20 Ocak 2017’de göreve başlayacak olan yeni ABD Başkanı Donald Trump’ın büyük bir işadamı ve ekonomik vizyona sahip birisi olduğunu ifade eden Fikri Toros, Trump’ın ekonomi şapkasıyla bir yönetim stratejisi belirlediği ve icraatlarının da bu yönde olacağı öngörüsünde bulundu.

    Toros, İngiltere’de yaşanan Brexit konusuyla ilgili yorumunda, Brexit kararının sterlinin dalgalanması ve değer kaybına uğramasına neden olduğunu, bu prosedürün uygulamaya geçmesiyle dengelerin yeniden tesis edileceğini öngördüklerini belirtti.

    Ortadoğu ve Türkiye’deki gelişmelerin, Kuzey Kıbrıs’ı doğrudan etkileyen nitelikte olduğunu işaret eden Toros, “Gerek siyasi, gerekse ekonomik ve mali olarak, Kuzey Kıbrıs’ın etki alanında olmasının devam edeceği kesindir. Kıbrıs sorununun çözümü, bölgeye yıllardan bu yana özlenen bir başarı öyküsü kazandıracak; Türk-Yunan, Türk-Rus ve Türk-AB ilişkilerini rahatlatacak ve iyileştirecektir” şeklinde konuştu.

    “Kıbrıs sorununun çözümü, parlak bir geleceğin başlangıcıdır”

    Kıbrıs sorununun çözümü ve Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası hukuka dahil olmasının parlak bir geleceğin başlangıcını teşkil edeceğini söyleyen Toros şöyle devam etti:

    “Ayrıca, AB müktesebatına dahil olmak, standartlaşmak, tek pazar ve özgürlüklerden istifade edebilmek Kıbrıs Türk Toplumu için hızlı ve sürekli bir kalkınmaya yol açacaktır. Doğu Akdeniz hidrokarbon projesinin gerçekleşmesi ve turizmin potansiyeline kavuşması mümkün olacak, bunlar da gelirlerimizi fark edilir bir oranda artıracaktır.”

    Toros, alternatif enerji yatırımları ve altyapının AB standartlarına erişmesi, yatırım iklimini cazip bir noktaya getireceğini işaret ederek, finansmana erişim yükselerek, rekabetçi olacağını ve KOBİ’lerin geniş imkanlara ve desteğe erişim kazandıracağını belirtti.

    “Çözüm olmazsa, işsizlik ve göçün artarak devam etmesiyle karşı karşıya kalacağız”

    Sürecin olumsuz olarak noktalanması durumunda, siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın artarak devamı anlamına geleceğini söyleyen Toros, AB sürecinin kırılganlığını koruyacağını kaydetti.

    Yatırım için gerekli yasal güvenliğin olmayışı ve kalkınma önünde engel olmaya devam edeceğini işaret eden Fikri Toros, ülkemizdeki işsizlik ve göçün artarak devam etmekle karşı karşıya kalacağına dikkat çekti.

    Çıralı: 2016’da yatırım yok, ihracatta ilerleme yok, ekonomi için hiçbir şey yok

    Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, ekonomik anlamada 2016’da hiçbir kayda değer ilerleme söz konusu olmadığını belirterek, Türkiye’deki siyasi olaylar nedeniyle dövizde artış yaşandığını ve bu durumun ülkemizde de hayatı daha pahalı hale getirdiğini söyledi.

    Çıralı, “Yatırım yok, ihracatta ilerleme yok, ekonomi için hiçbir şey yok. Sadece öğrenci sayısında artış var o da piyasaya yansımış değil. 2016’da öngörülen ekonomik reformların hiçbiri yapılmadı.  Ekonomik programın 2017’de uygulanması gerekli. Siyasi otoriteler AB uyum yasalarını meclisten geçmeli. Bürokrasi azaltılmalı. Reformlar gerçekleşmeli ve kaynaklar kullanılmalı” dedi.

    Enerji ile ilgili kablo çalışması ve yenilenebilir enerji konusu gündeme getirilmesi gerektiğini ifade eden Çıralı, yabancı yatırımcıların da önü açılması ve alternatif yenilenebilir enerji sistemine önem gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

    “Kıbrıs sorunun çözümsüz kalması ekonominin önünde büyük bir engeldir”

    Kıbrıs sorunuyla ilgili yaşanan gelişmelerin önemine vurgu yapan Çıralı, adada yaşanan belirsizlik ortamının son bulması açısından önemli olduğunu kaydetti.

    Olası bir çözümün ada ekonomisine ciddi katkı sağlayacağını işaret eden Ali Çıralı, “Olumlu sonuç ekonomiyi uçuracak demeyelim ama olumlu bir katkısı olacaktır. Ekonomik açıdan herkesin yararına olacaktır olası bir çözüm. Ekonomik ivme kazanılacak. Olumsuz olmasını istemiyoruz ancak böyle bir ihtimal de var. Kıbrıs sorunun çözümsüz kalması ekonominin önünde büyük bir engeldir. Umudumuz çözümün gerçekleşmesi” şeklinde konuştu.

    Kamu reform yasası ve e-devlet yıllardır gündemde ama ilerleme yok”

    Ülkede ekonomi için en acil alınması gereken önlemlerin başında kamunun hantallığının çözülmesi olduğunu işaret eden Çıralı, bürokrasideki yavaşlığın ülkedeki en büyük sorun olduğunu söyledi.

    Yatırımcılar ve işletmeler için finansmana erişim konusun da ülkede sorunlar yaşandığını ifade eden Çıralı şöyle devam etti:

    “Kamu reform yasası, yıllardır konuşulsa da meclisten geçmiyor. Teknolojiyi iyi kullanabilmek, e devlet olmalı. Bu da yıllardır gündemde. İhracatta KDV alacaklarının ödenmesi, ARGE ve teknopark yasaları acilen meclisten geçirilmeli. Yerli ürünlerin üretilebilmesi için bu yasalara ihtiyaç vardır.”

    Kanber: Kişi başına düşen gelir 13 bin doların çok altına indi

    Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Başkanı Mahmut Kanber, vatandaşın alım gücünün 2016’yılında düşmeye devam ettiğini ve özellikle TL’deki değer kaybına bağlı olarak hesaplanan kişi başına gelirin 13 bin Doların çok altına düştüğünü işaret etti.

    Orta üst, orta boy işletmeler küçülürken, mikro işletmeler nerdeyse ortadan silindiğini söyleyen Kanber, turizmin, casino oteller içine hapsolduğunu vurguladı.

    Artan öğrenci sayısına dikkat çeken Kanber, üniversite kampüs içleri ve çevresinde yoğunlaşan işyerlerine biraz da olsa katkıda bulunulurken, şehirler için yıllardır söylenen master planları yapılmadığı için ekonomik olarak genele katkı sağlanamadığını anlattı.

    “Gelir dağılımındaki eşitsizlik arttırdıkça arttı”

    Mahmut Kanber, kırsal bölgelerdeki katma değer gerilerken, üretimin de düşmeye devam ettiğine işaret ederek, ülkemizdeki haksız rekabetin, kayıt dışılığın arttığını tekelleşmelerin birçok alanda çoğaldığını savundu.

    Ülkedeki gelir dağılımındaki eşitsizliği arttırdıkça arttığını ifade eden Kanber, yoksulluk sınırının altında yaşayan çok sayıda vatandaş olduğunu söyledi.

    En son yayınlanan DPÖ verilerinde de bu gerçekliğin ortaya çıktığını işaret eden Kanber, toplumun üretime katılma oranının düşmesinin en büyük sorun olduğunu belirtti.

    Kanber, ülkemizdeki üretime katılma oranının yüzde 47’lerde olduğuna dikkat çekerek, yüzde 60-65 dünya ortalaması dikkate alındığında ülkemizdeki iş gücüne katılım oranıyla gelişme trendine girmemizin imkansız olduğunu kaydetti.

    Mahmut Kanber, “Diğer yandan eğitimin, sağlığın, ulaşımın artan oranda maliyet unsuru olması, harcanabilir geliri düşürdükçe düşürüyor. Sadece bu üç temel sosyal alan, düzenlenmediği takdirde şu andaki gelir seviyemiz  ülkeyi bitirmeye adaydır” dedi.

    “Her gelen yıl bir önceki yılı aratıyor”

    2017 yılından beklentiler konusunda umutsuz olduğunu belirten Mahmut Kanber, “Her gelen yıl bir önceki yılı aratıyor. Özellikle 2007’den bu yana seyir böyle. Bugünkü abartısız berbat durum, bugüne kadar yaptıklarımızın veya yapmadıklarımızın toplamıdır. Böyle olunca da şimdi burnumuzdan geliyor şeklinde konuştu.

    Geçmişten gelen tüketici, üretime dayalı olmayan idari, sosyal, ekonomik yapının bir türlü tersine çevrilmesine cesaret edilemediğini ifade eden Kanber, bir an önce planlar, projeler ortaya konması, toplumsal onayla harekete geçilmesi gerektiğini kaydetti.

    Bireylerden sivil topluma, hükümetlere kadar herkesin sorumlulukları olduğunu işaret eden Kanber, “Ama en çok da değişimi yapacak popülist olmayan bir örgütlenmeye ve bilince ihtiyaç var. Temennimiz bugüne kadar yapılanlardan ders alınması ve en azından yapabileceklerimizin (ki çok şey var) insanları ortak ederek programlanmasıdır” dedi.

    “Asgari ücrete yapılan artış sadece elektrik ve benzine gelen zam oranında, gerisi pas geçiliyor”

    Dünyada yaşanan olay ve gelişmelerin oluşturduğu koşullarının yanı sıra ülkemizde bir de TL gibi bir bağımlılık olduğunu beliren Kanber, TL’de değer kaybının ülkenin ekonomik sosyal yapısından dolayı vatandaşı iki-üç kat fazla etkilediğini söyledi.

    Kanber, “Çünkü her şeyi dışarıdan satın alıyoruz. Domatesi, salatalığı dahi ithal ediyoruz. Nitekim TL’nin değer kaybı Türkiye’yi pahalılık, alım gücü anlamında yüzde 10’larda etkilerken, her şeyi satın aldığımız için bizi yüzde 30’larda etkiliyor” dedi.

    “Ne zaman asgari ücrette 100 TL’lik, 70 TL’lik bir artış olsa, o artış ancak elektriğe gelen zam veya benzine gelen zam oranını karşılar durumdadır. Nasıl yoksullaştığımızın resmidir bu” diyen Kanber, hayat pahalılığı hesaplamasının elektrik zammını karşılayacak kadar olduğunu, geriye kalan emtia ve gıda maddelerine gelen artışların pas geçildiğini savundu.

    Sigortalıların yüzde 65’inin asgari ücretli olduğu düşünülürse kötü manzaranın ortaya çıktığını belirten Mahmut Kanber, “Mevcut dünya ve bölge koşullarında bizim yapabileceğimiz olabildiğince değerlerimizi ortaya çıkarmak ve katma değer üretimini artırmak için markalaşmak, üretimi örgütlemek, toplumla, turizmle, eğitimle buluşturmaktır. Dış etkileri, ithalatı ancak bu şekilde asgariye indirebiliriz” şeklinde konuştu.

    “Çözüm çabalarının olumsuz olma ihtimalini kimse düşünmek dahi istemiyor”

    Çözüm çabalarının olumsuz sonuçlanması ihtimalini ülkemizin önemli bir çoğunluğunun düşünmek dahi istemediğini söyleyen Kanber, “Bölgedeki tehdit, kriz, şiddet, kaos ve istikrarsızlık çözümsüzlük ortamında ülkeyi alıp sürükler. Bölgenin etkisi çok daha fazla olur. Bütün bu sorunlu bölgenin sınırında, çeperinde olacağımız için farklı sorunlarla da karşılaşmış oluruz. Hukuk dışılık bugün olduğundan beş beter olur. Sınırda olmak böyle bir şeydir. Kara para aklama, insan ticareti meşru hale gelir artık. Birileri bize ihtiyacımız var, ne yapalım demeye rahatlıkla devam eder” dedi.

    Neler yapılmalı?

    KTEZO Başkanı Mahmut Kanber, ülkede ekonomi için en acil önlemler alınması gerekenleri şöyle sıraladı:

    • Kooperatifleşme yoluyla tarımsal ham üretimi işleyerek belli bir kalite ve standarda getirmek, markalaştırmak, toplumla, turizmle, öğrenci ile buluşturmak, ithalatı azaltmak, ihracatı artırmak,
    • Yerli ürün kullanımını artırmak için tüm önlemeleri almak
    • Mesleki eğitime katılımı artırarak, ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli eleman sorunun çözmek, işgücüne katılımı çoğaltmak… İşsizliği azaltmak,
    • Kayıt dışılık ile mücadele etmek, kayıt dışılığı azaltacak sistemleri, hayata geçirmek,
    • Turizmi kumarhane bağımlılığından kurtarmak ve kapalı devre işlemesinden çıkarmak,
    • Üniversitelerin standartları ile ilgili ivedi önlemler almak,
    • Üretici, çiftçi, hayvancı, esnaf, zanaatkar, sanayici, tüccar gibi tanımları yapmak, birbirlerinden ayrıştırmak… Dolayısıyla toplumdaki işbölümünün ve gelir dağılımının zeminini hazırlamak,
    • Tekelciliği durdurmak, bu çerçevede damping, anti damping yasalarını çıkarmak,
    • Faiz yasasını geçirmek,
    • Alcak-verecek davalarının çözümlenmesi için yargı öncesinde tahkim komisyonunun oluşumunun sağlanması amacıyla ivedi olarak yasa çıkarmak,
    • Şehir master planlarını acilen yapmak, konut, park, dinlenme, çarşı alanlarını ayrıştırmak ve uygulamak,
    • Perakende yasasını hazırlamak ve ivedi olarak meclisten geçmesini sağlamak,
    • Merkezi ulaşım sistemini kurmak,
    • Salhane ve toptancı hallerini kurmak,
    • Tüm iş kollarında işyeri ve meslek standartları belirleyip, yasalaştırmak, Kıbrıs Türk Standartlarını oluşturmak,
    • Sanayi bölgelerinin özerkleşmesini sağlamak.
    Paylaş