DENKTAŞ: “AZINLIK MAZINLIK DEĞİL SAPASAĞLAM AYAKTAYIZ”

    12
    reklam alani

    Meclis Genel Kurulu, Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı ile gelirler bütçelerini görüşmeye devam etti.

    CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, bütçe görüşmelerinin son gününde kürsüye çıkarak değerlendirmede bulundu, yoğun bir çalışma sürecinden geçildiğini söyledi.

    “Gelirlerimizi ve üretimi artırmak, giderlerimizi mümkün olduğunca azaltmak için tasarrufları göz önünde tutmamız gerek” diyen Uluçay, tasarruf için gerekli adımların atılmadığını, müşavir yaratılmaya devam edildiğini ileri sürdü.

    Tasarruf için belli politikaların gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen ve dövizdeki artışa işaret eden Uluçay, “Büyük oranda Türkiye’ye bağlı ekonomimizi 2017’de sürdürebilmek için bazı tedbirler almamız gerek ” dedi.

    Uluçay, 2017’nin ilk yarısına kadar alınabilecek tedbirlere işaret ederek, bu kapsamda gümrüklerde, tapuda ve bazı sektörlerde döviz kurlarının sabitlenebileceğini söyledi.

    Fiyat İstikrar Fonu’ndan yararlanılabileceğini kaydeden Uluçay, giderlerde de tasarrufa gerek olduğunu belirtti.

    CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, yeni yılda yeni bütçeyle olumsuz olabilecek tabloyu olumlu şekle çevirmeye çalışılmasının önemine işaret ederek, 13. Maaşların bugün ödenmesinin de piyasaya olumlu yansımasını temenni etti.

    Ülkede nitelikli eleman ihtiyacına devletin yanı sıra özel sektörün de ihtiyaç duyduğunu, bu yüzden ilgili odalarla işbirliğinde nitelikli ara eleman yetiştirilmesi gerektiğini kaydeden Uluçay,  bunun ülke ekonomisine büyük bir yatırım olacağına vurgu yaptı.

    Belediyelere yönelik yeni açılımlar ve iyileştirmeler yapılması gerektiğine işaret eden Uluçay, yeni bütçe içerisinde belediyelere yönelik gerekli çalışmaların yapılmasını temenni etti.

    Uluçay, CAS çalışanlarının sıkıntılarına da işaret ederek, devletin sendika ile şirket yönetimi arasında bir arabuluculuk yapabileceğini kaydetti ve sorunun çözülebileceğini söyledi.

    Derinya ve Aplıç sınır kapılarının açılabilmesi için gerekli çalışmaların da devam etmesi ve bu yıl içinde açılmasının bölgelerin ekonomisine olumlu yansıyacağına inanç belirten Uluçay, DAÜ’de yaşanan gelişmelere de işaret ederek, DAÜ’de yaşanan sıkıntıların giderilmesi ve daha güçlü bir yönetim oluşturulması için DAÜ Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını istedi.

    Uluçay, Güney Kıbrıs ile ilgili yürütülen görüşmelere de değinerek, ocak ayında Cenevre’de yapılacak zirve öncesinde ekonomi konusunda iki tarafta yapılan tartışmalar ve açıklamaları anlattı. Uluçay, Güney Kıbrıs’ta bazı siyasilerin yönetimlerine dış borçlar konusunda eleştiriler yaptığına işaret ederek, çözüm durumunda Kuzey’in dış borcunun sadece Türkiye’ye olduğunu, Güney’de de bunun “Nasılsa Türkiye Kuzey’in borcunu silecek ve ekonomik olarak bizden daha iyi noktaya gelecekler, çünkü sıfırdan başlayacaklar. Ancak bizim borcumuz bize kalacak” diye konuşulduğunu işaret etti.

    Uluçay, bu sürecin bir fırsat olduğunu ve iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Uluçay, Türkiye Büyükelçiliği’nin son yayınladığı ekonomik verilere de işaret ederek, tabloda DPÖ verileriyle ilgili tespit ettiği bazı yanlışlıkları anlattı.

    Yeni bütçenin ülkeye hayırlı olmasını dileyen Uluçay, “Umarım 2017 bugünden görüldüğü gibi olumsuz olmaz” dedi ve bütçenin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

    YORGANCIOĞLU

    CTP Lefkoşa Milletvekili Özkan Yorgancıoğlu da, ülkeyi yönetenlerin, yönettiği ülkeyi iyi bir şekilde yönetebilmesi için tüm veriler hakkında bilgi sahibi olması gerekliliğine vurgu yaptı.

    Yorgancıoğlu, 2 yıl öncesine kadar Maliye bilgilerinin güncel bir şekilde duyurulduğunu ancak son 4-5 aydır bunların güncel olmadığını ifade ederek, yönetenlerin şeffaf bir şekilde tüm bu Maliye verilerini kamuoyuna duyurması gerekliliğine değindi.

    Bu kapsamda e-devletin önemine vurgu yapan Yorgancıoğlu, devletin tüm aktivitelerinin kamuoyu bilgisine sunulması gerektiğini, bunun hükümette kim olursa olsun değişmemesi gerektiğini söyledi.

    Yorgancıoğlu, Kıbrıs görüşmelerine de değinerek, siyasi istikrar ve ekonominin önemine vurgu yaptı. Çözüm durumunda adanın bütününe yönelik yatırım başta olmak üzere her alanda olumlu yansımalar olacağına inanç belirten Yorgancıoğlu, görüşmelerin her iki halkın da hayrına tamamlanması temennisinde bulundu.

    Yorgancıoğlu, ülkede Türkiye parası kullanıldığını ve bir para politikası yürütemeyeceklerini, bu konuda Türkiye’nin de bir politika yürütemediğini çünkü iç ve dış etkilerin Türk Lirası’nı döviz karşısında sürekli değiştirdiğini, ancak gelirlerin idare edilmesinin ellerinde olduğunu kaydetti.

    İnsanların yaşam kalitesi ve alım gücünün yükseltilmesi için devletin yapacaklarının büyük önem taşıdığını çünkü ülkede hayatın döviz üzerinden döndüğünü ifade eden Yorgancıoğlu, ülkedeki alım gücünün son 1-2 aylık dönemde dövizin yükselmesinden dolayı yüzde 15 düştüğünü kaydetti.

    Yorgancıoğlu, hükümetin sorumluluğunun insanların yaşam kalitesini yükseltmek olduğunu, bu yüzden döviz konusunda bankalar ile borçlular arasında arabuluculuk yapıp, borç miktarlarının yeniden düzenlenebileceğini söyledi.

    Gümrüklerin ekonominin bir ayağı olduğunu ancak gelirlere bakıldığında içeride kayıt dışılığın arttığının görülebildiğini ifade eden Yorgancıoğlu, Maliye Bakanlığı’nın kayıt dışılıkla mücadelesinin ne yönde olduğunu sordu.

    Yorgancıoğlu, vergi sisteminin doğru olmadığını, doğrudan gelirlerin bütçede daha çok artırılması gerektiğini, herkesin adaletli şekilde kazandığı kadar vergi vermesi gerektiğini kaydetti. Vatandaşı rahatlatacak şekilde vergilerde indirim yapılabileceğini ifade eden Yorgancıoğlu, böylece kayıt dışılığın düşeceğine ve toplumun alım gücünün yükseleceğine inanç belirtti.

    Alım gücü düştükçe insanların alımı azaltacağını ve ülkenin ekonomisinin daha da düşeceği uyarısında bulunan Yorgancıoğlu, ekonomiyle ilgili dairelerin de her hükümet döneminde değiştiğini, bu yüzden bu dairelerin artık hangi bakanlıkta kalması gerektiğinin sabitlenmesi gerektiğini çünkü her defasında değişikliğin motivasyon kaybı yaşattığını kaydetti.

    Hükümetin yatırımların önünü açması için ne gibi çalışmalar yaptığını veya yapacağını soran Yorgancıoğlu, ayrıca kamudaki verimliliğin artması için hazırlanan Kamu Reformu’nun ne zaman yapılacağının söylenmesini istedi.

    İstihdamlarda ihtiyaç analizi gerektiğini, mali disiplinin şart olduğunu, turizm yatırımlarının gerçekçi bölgelere ve yerlere yapılması gerektiğini ifade eden Yorgancıoğlu, hükümetin ekonomik program ile birlikte ülkeye yönelik neler yapacağını sordu.

    SOYER

    CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer de, ülkede tüm sektörler için en önemli bakanlığın Maliye Bakanlığı olduğunu ve bakanlıkta kurumsal yapının güçlü olması gerektiğini ancak son hükümet döneminde bu kurumsallığa dairelerin farklı bakanlıklara verilmesiyle zarar verildiğini savundu.
    Soyer, hükümet kurulması aşamasında dairelerin hangi bakanlığa bağlanacağının bir karar altına bağlanması gerektiğini kaydetti.
    Bu dairelerin ayrılmasının Maliye’ye ve dolayısıyla ülkeye olumsuz yansıdığına inanç belirten Soyer, yerel gelirlerle yerel giderlerin bir birini karşılama oranının artmasının olumlu görüldüğünü ancak bu oranın sağlıklı bir gelir artışı olup olmadığının iyi saptanması gerektiğine değindi.

    Soyer, ülkede ekonomik yönden bazı göstergelerin iyi değerlendirilmesi gerektiğini çünkü ekonomik değerlerin insanların alım gücünün düştüğünü gösterdiğini ifade ederek, 2017’de enflasyonda bir artışın yaşanacağının görüldüğünü, buna en büyük etkinin döviz artışı olduğunu ve bu durumun da insanların alım gücünü etkileyeceği söyledi.

    Hükümete yönelik bazı eleştiri ve önerilerde bulunan Soyer, 2017 bütçesinin büyük ölçüde ön görülemeyen bir şekilde risklerle bugün onaylanacağını ancak bütçenin topluma dar geleceğini savundu.

    Bu yüzden ülkede toplum yararına, mağduriyetlerini giderecek girişimler yapılması ve tedbirler alınmasının önemine işaret eden Soyer, özellikle kamu bankalarının uygun kredilendirmelerle toplumu rahatlatabileceğine işaret etti.

    Soyer, belediyelerin azaltılmasının gerekli olduğunu, bunun hükümet protokolüne de yazıldığını, ancak şimdi yerel seçimler olduğu için bu konunun unutulduğunu ancak güçlü yerel yönetim için bunun gerekli olduğuna vurgu yaptı.

    Sosyal Sigortalar Kurumu’nun gelir kaybını giderecek gerekli çalışmaları yapmasının önemine işaret eden Soyer, bunun yapılması durumunda gelir kaybının önleneceğini, çalışanların gerçek kazanç yatırımının yapılmış olacağını ve devletin daha fazla gelir sağlayacağını anlattı.

    Soyer, ülkede servet üzerinden vergi alınmasının da gündeme gelmesi gerektiğini ifade ederek, Şirketler Yasası’nın da elden geçirilmesi gerekliliğine işaret etti. Ülkede her yerde kuyumcu açıldığını, bu konuda gerekli denetimlerin yapılıp yapılmadığını soran Soyer, gizli holdingleşmelerden de gerekli verginin alınabilmesi gerektiğini kaydetti.
    Ülkeye her alanda yapılacak yatırımda “Türkiye versin parayı” dendikçe kamu ve vergi disiplininin yaratılamayacağını söyleyen Soyer, bunun ülkenin her sektörüne yansıdığını, işçinin memurun herkesin kamu bütçesinden kendine pay koparmak için sendikalar üzerinden çalıştığını anlattı ve ülkedeki sisteme bakıldığında bunu yadırgamadığını kaydetti.
    Ülkede ekonominin ve tüm sektörlerin geliştirilmesi ve kalkınması için çalışılması gerektiğine vurgu yapan Soyer, Kıbrıs konusuna da değindi ve Güney Kıbrıs’da çözüm karşıtlarının yaptığı bir panele değindi. Panelde ilginç konuşmalar yapıldığını ifade eden Soyer, bu panelde konuşan DİKO başkanının “federal çözüm olursa Güney ekonomisinin bir anda çökeceğini” söylediğini, bunu da Güney’in 17 milyar Euro borcuna bağladığını kaydetti.

    Aynı kişinin, Türkiye’nin ise Kuzey’in borcunu sileceğini söylediğini ifade eden Soyer, bunun Kuzey’de de aynı şekilde görüldüğünü ancak bu değerlendirmelerin yanlış olduğunu söyledi.

    Güney’in bu borçta Türkiye’yi sorumlu gösterdiğini, ancak silahlanmanın ekonomik çıkmazın ana nedeni olduğunu belirten Soyer, Kıbrıs’ta çözümün, Türkiye ve Yunanistan’ın ekonomisine de olumlu yansıyacağına inanç belirtti.

    Ülkede çözüm için sağduyunun korunması gerektiğini ifade eden Soyer, Ocak ayında yapılacak zirvenin önemine işaret etti ve Türkiye Cumhurbaşkanı ile İngiltere Başbakanı’nın ardından Yunanistan Başbakanı’nın da katılımını beklediklerini söyledi.

    Bölgede ve Türkiye’de yaşanan gelişmeler, savaşlar ve döviz artışlarına işaret eden Soyer, çözüm için daha toplumsal değerde düşünülmesi gerektiğini kaydetti. Kendilerinin de sürece yönelik endişeleri olduğunu ancak çözümün önüne geçecek yönde davranmadıklarını belirten Soyer, Başbakan ve Yardımcısının da zirveye katılıp katılmayacağını merak ettiklerini ifade etti.

    Soyer, hükümetin katılımının önemli olduğunu çünkü Rum tarafının “Kıbrıslı Türkler çözüme isteksizdir” diye çalıştığını belirtti.

    Maliye Bakanlığı bütçesine “hayır” diyeceklerini ifade eden Soyer, 2017 bütçesinin yetersiz olduğunu ve bunun görüleceğini ifade etti.
    Soyer, çözüm yolunda Türk tarafının topyekün birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak, amacın toplumsal fayda olduğunu kaydetti.

    HAMZAOĞULLARI

    CTP İskele Milletvekili Biray Hamzaoğulları da, ülkede “barış istenmediğini, iç huzurun düzeltilmediğini, 2012 ile bugün arasında maaşlarda neredeyse döviz bazında yüzde yüz kayıp yaşandığını” ifade ederek, ülkede ne yapıldığını veya ne yapılacağını sordu.

    Hamzaoğulları,  ülkede renkli mazota geçilemediğini, bunun sebebini merak ettiğini belirtti. Ülkedeki toplu taşıma ve toplu taşıma araç sistemini eleştiren Hamzaoğulları, siyasilerin ülkeyi iyi yönetemediğini halkın da bunu gördüğünü ve zamanı geldiğinde gerekli cevabı vereceğini söyledi.

    ÇAKICI

    Bağımsız Milletvekili Mehmet Çakıcı da, TKP hakkında ortaya çıkan iddialara değinerek bu konuda bir sıkıntı olmadığını belirtti. Çakıcı, Toplumcu Kurtuluş Partisi ile ilgili Türkiye’de geçmişte böyle bir isim benzerliği olduğunu ancak sıkıntı olmadığını kaydetti.

    Çakıcı, hükümetin göreve geldikten sonra birçok istihdam yaptığını, “T” izinleri verdiğini ve çevresine yönelik avantajlar sağladığını belirtti.

    Kamu Reformu’nu soran Çakıcı, sağlık, eğitim, tarım reformları, polisin sivile bağlanması ve Vatandaşlık Yasası gibi yasaların nerede olduğunu sordu. Çakıcı, ülkede halkın refahını düşünen projeler görmediğini belirterek, hükümeti eleştirdi.

    Nerden Buldun Yasası’nın da olması gerektiğini, kimin ne gibi mala servete sahip olduğunun belirlenmesi gerektiğini ifade eden Çakıcı, DAÜ’de yaşananlara da değindi ve istifa sebeplerini sordu.

    Vergi toplamalarının adil bir şekilde yapılması gerektiğini bu yüzden vergi çalışmalarının ve vergi reformunun toplum yararına yapılması gerektiğini ifade eden Çakıcı, ülkede bölgelerin refahını artıracak projelerin önemine işaret etti. Çakıcı, bütçenin hazırlanmasında emeği geçen herkesi kutladı.

    DENKTAŞ

    Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı Serdar Denktaş da, öncelikle Meclise, bakanlık çalışanlarına, basına ve “vasat hükümet, azınlık hükümeti”nin milletvekillerinin katkılarına teşekkür etti.

    Denktaş, hükümetin insan odaklı siyaset yürüttüğünü, tüm sektörü düşünerek hareket ettiğini ve mali disiplini daraltan değil, genişleten şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini vurguladı.

    Maliye’nin 3 kez kısa vadede borçlandığını, uzun borçlanma yapmadıklarını; uzun vadeli borçların da geri ödemelerini yaptıklarını kaydeden Denktaş, 13. Maaşların ve maaşların zamanında ödendiğini, 28-29 Aralık’ta da maaşların ödeneceğini belirtti.

    Denktaş, vatandaşların Güneye gidip gezeceğini, ancak burada kazanılanın burada harcanması durumunda kaynakların genişleyeceğini herkesin aklında tutmasını istedi.

    Serdar Denktaş, eleştirilerde yer alan protokolde yer alan maddelerin uygulanmaması, personel istihdamı, ek mesailer ve diğer konulara değinerek, hükümet protokolünde yer alan maddelere uymak için gerekli hassasiyetlerin gösterileceğini kaydetti.

    Borç ödeme planı, iç borç ödeme planı gibi konular yanında Telekomünikasyon Dairesi’ni altyapı sahibi ve kontrol merkezi haline getirmeyi planladıklarını kaydeden Denktaş, altyapılarını artırmaları için 6 milyonluk kaynak ayırdıklarını ancak gelirlerini artırmalarını istediklerini anlattı.

    Kooperatif Merkez Bankası ile de dairenin borçlarını konuştuklarını, gelir kısmıyla bankaya bu borcun ödeneceğini, yatırımlar için de kendilerinin desteği sürdüreceğini anlatan Denktaş, bu çalışmanın son aşamada olduğunu söyledi.

    Denktaş, CTP Lefkoşa Milletvekili Tufan Erhürman’ın sorularına da yanıt vererek, istihdam, kırsal kesim arsası, “T” izinleri ve kiralık araç izinlerine ilişkin rakamları aktardı.

    “Mersedesler” konusuna da değinen Denktaş, göreve geldikten sonra makam araçlarıyla ilgili yaşanan sıkıntıları tespit ettiklerini belirtti. Araçların Devlet Emlak’ın olduğunu, bunun makam araçları için de geçerli olduğunu kaydeden Denktaş, Cumhurbaşkanı için de bunun böyle olduğunu, yenisi verildiğinde eskisinin geri alınacağını söyledi. Denktaş makam arabalarının henüz alınmadığını ifade etti.

    Denktaş, makam araçları için yapılan anlaşmanın ekonomik akla uygun olduğunu, zaten 10 araçlık makam araçla ilgili 700 bin TL’lik yapılan talep yazısının 2 Mart 2016’da yazıldığını ancak kendilerinin 18 aracı 2 milyon TL’ye almak için konuştuğunu söyledi. Denktaş, bu araçların makama alınacağını ve kimsenin kişisel malı olmayacağını kaydetti.

    Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Denktaş,  18 makam olduğu için 18 araç alınacağını ve 10 yıl süreyle hiçbir masraf yapılmadan araçların yenileneceğini kaydetti. Bu konuda Cumhurbaşkanı ile yaptığı diyalogu ve aldığı “onaya” değinen Denktaş, mahkemeye de taşınan konuyla ilgili olarak mahkemeye gittiklerini söyledi.

    Denktaş, konuşması sırasında, muhalefet milletvekilleriyle, zaman zaman sertleşen, ikili diyaloglara girdi.

    Denktaş, bu konuda kendilerine yapılan “saldırıların anlaşılır olmadığını çünkü makam araçlarının, CTP iktidarda olsaydı da alınmış olacağını” ifade etti.

    Banka denetimleriyle ilgili konuya da değinen Denktaş, bu konuda tüm izahatları gerekli yerlere yaptıklarını, olası çözümsüzlük durumunda bu banka bilgilerinin başkalarının ellerinde olmasından rahatsızlık duyacaklarını anlattı. Denktaş, bankalarda yapılan denetim raporunun sahibinin Maliye Bakanlığı olduğunu ve çözüm olması durumunda bunun gerekli yerlerle paylaşabileceklerini söyledi.

    Yapılan görüşmeler ve çalışmaları anlatan Denktaş, günün sonunda bu raporun sahibi olduklarını, bu konuyu kendi duruşlarını ortaya koyarak çözdüklerini söyledi.

    Seyrüsefer konusunda 2 aşamalı bir çalışma yapacaklarını, seyrüsefer affının yılbaşından önce geçirilmesini istediklerini, diğer seyrüsefer uygulamasına ilişkin çalışmaların sürdüğünü ifade eden Denktaş, bu uygulama yaşama geçtiğinde, tarım ve sanayi gibi sektörlerin de ayrılmış olacağını anlattı.

    Çip uygulamasının gündeme geleceğini, burada hız sınırlaması, cep telefonunun araçta çalışmaması gibi yeniliklerin geleceğini, bu uygulamanın haziran, temmuzda hayat bulabileceğini ifade eden Denktaş, herkesin yeni yılda seyrüseferini çıkarması gerektiğini, eğer bu yeni uygulama hayata girerse girdiği günden itibaren geriye kalan sürenin seyrüsefer ücretinin geri ödeneceğini kaydetti.

    Derinya kapısı için de bütçede kaynak bulunduğunu, Aplıç için de ihaleye çıkıldığını anlatan Denktaş, 12 Ocak’ta tüm kapıların ya açılacağını ya da kapanacağını söyledi.

    Denktaş, sendikalarla yapılan mesai anlaşmasına da değindi. Bu konudaki süreci ve diyaloğu anlatan Denktaş, yeni mesai saatleri uygulamasında önemli olanın kaotik durumu ortadan kaldırmak olduğunu kaydetti.

    27 milletvekili arkadaşına teşekkür eden Denktaş, “azınlık mazınlık değil sapa sağlam ayakta olduklarını” söyledi. Denktaş, muhalefet milletvekillerine de eleştirileriyle koydukları katkılardan dolayı teşekkür etti.
    Serdar Denktaş, sendikalaşmanın ve toplu iş sözleşmesinin hak olduğunu ancak CAS’ta yaşanan sıkıntının aşılması için bir uzlaşı sağlanıp sağlanamayacağını bilmediğini, çözümü yönetim ve sendikaya bıraktığını ifade etti.

    CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Denktaş’ın ardından söz alarak, “Mersedesler” konusunda açılan davaya değindi. Erhürman, ara emri talebinin reddedildiğini çünkü sivil toplum örgütünün dava açmaya ehil olmadığına dair karar verildiğini kaydetti. Erhürman, bu sivil toplum örgütünün de istinafa gittiğini ifade ederek, bu konuda yaşanan süreç ve tartışmaları anlattı.

    Erhürman, ihale tüzüğünden maddeleri yorumlayarak, ihalenin şart olduğunu kaydetti ve hükümete yönelik eleştirilerini yineledi.

    Paylaş