Sağlık sistemimizi, Obama istedi yapamadı

17
reklam alani

Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekirse Türkiye’nin kendi başına donörler toplantısı için çağrı yapacağını ve kimse destek vermese bile Tel Abyad ile Resulayn arasındaki bölgede bir mülteci şehri kurulacağını açıkladı.

Cuma günü misafir edeceği Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e Suriye’deki güvenli bölgeye yönelik planlarını takdim edeceğini söyleyen Erdoğan, daha önce dünya liderlerine de benzeri şekilde planları gösterdiğini belirterek şunları söyledi:

“Suriyeli mültecilerin buralara geri dönüp yerleşebilmesi için hazırladığımız broşürleri ve planları gösterdiğimizde ‘çok güzel’ diyorlar. E peki para? diye sorduğumuzda ise sesleri çıkmıyor. Parasız olmaz bunu beraber yapacağız. Bu nedenle Sayın Guterres’ten bir uluslararası donörler toplantısı düzenlemesini isteyeceğim. Eğer o bunu yapmazsa biz Türkiye olarak kendimiz donörler için çağrı yaparız.”

BM’nin daha adil bir yapıya kavuşması

Suriye’de ortalama hayat süresinin 73’ten 63’e gerilediğini söyleyen Erdoğan, çeşitli alanlarda ciddi çarpıklıkların büyüdüğüne dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Bir tarafta insanlar açlıktan ölmek üzere, bir tarafta obezite derdi var. Dünyada silahlanmaya harcanan paranın sadece bir kısımı ile dünyada aç veya temiz suya ihtiyacı olan kimse kalmaz. Bu tür çarpıklıkların yol açtığı sosyal ve ekonomik kırılmaları dünyamızın geleceği için en büyük tehditlerin başında görüyoruz. BM’nin daha adil bir yapıya kavuşturulmasındaki isteğimizin altında yatan neden budur. Bu iş bu nedenle bilim adamlarından önce siyasetçilerin alanına girer. Ama bilim adamları da siyasetçilere yol gösterir.”

“Yerlileşme konusunda gizli bir direniş var”

Konuşması sırasında ‘yerlileşme’ ve ‘millileşme’ konusunda gizli bir direniş bulunduğunu belirten Erdoğan, yapılan engellemeleri daha yakından takip altına alacaklarını belirterek Türk ve Müslüman bilim-tıp tarihinin geçmişinden bazı örnekler verdi.

“Obama istedi yapamadı”

“Bugün birçok ülkeden gelen heyetler sağlık sistemimizi inceleyip kendi ülkelerine uyarlamaya çalışıyor. Obama da yapmaya çalıştı ama yapamadı.” diyen Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada yaşanan hadiselere daima insan odaklı yaklaştığını. Ülkede bulunan 4 milyon Suriyelinin kurulan sistem sayesinde Türk vatandaşları ile aynı standartlarda hizmet aldığını kaydetti ve ekledi:

“Biz hastalarımıza ilaçlarını da ücretsiz olarak veriyoruz. Üstelik gıdadan barınmaya eğitimden istihdama her konuda ülkemizdeki sığınmacıları insani şekilde yaşatmanın gayretindeyiz. Paramız çok olduğu için bunu yapıyor değiliz. Gelir olarak bizden kat ve kat daha refah içerisinde olan ülkelerin sığınmacıları ne durumda bıraktığını görüyorsunuz. Biz bu mücadelede tek başına bırakıldık.”

“AB’den sadece 3 milyar euro geldi”

Avrupa Birliği başta olmak üzere batı dünyasına eleştirilerini yönelten Erdoğan, AB’nin tüm yardımları Sivil Toplum Kuruluşları (STK) vasıtasıyla yaptığını ve direk olarak Türk devletine bir destekte bulunulmadığını hatırlattı ve şimdiye kadar gelen paranın sadece 3 milyar euro olduğunu yineledi.

“Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görüyorlar”

“Bizim yaptığımız harcama ise 40 milyar doları aşmıştır. Biz AB’den daha mı zenginiz? Hayır. Bu bizim medeniyetimizin bize yüklemiş olduğu bir sorumluluktur. Biz Suriye meselesinin her aşamasında yalnız bırakıldık.” diyen Erdoğan sözü Barış Pınarı Harekatı’na getirerek şöyle konuştu:

“Son olarak harekat ile Suriyeli kardeşlerimize yeni alanlar kazandırdık. Planlarımızı yaptık projelerimizi hazırladık. BM’de liderlere bu planları taktim ettim. Bakıyorlar ‘güzel’ diyorlar. Peki para? Ses yok. Parasız olmaz bunu beraber yapacağız. Yarın BM Genel Sekreteri misafirim. Kendisine de bu projeleri takdim edeceğim ve ‘uluslararası donörler çağrısını yapın’ diyeceğim. Yapmazlarsa çağrıyı biz yapacağız. Resulayn ile Tel Abyad arasında bir mülteciler şehrini biz yapacağız. Bu işleri biz hep böyle yürüttük böyle yürütüyoruz. Uluslararası toplumdan aldığımız tek destek sadece nasihat. Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören bir zihniyet var. Biz ise sadece insan, can ve hayat görüyoruz, farkımız bu.”

“Türkiye’nin gayretlerine yönelik çifte standartlar mevcut”

Suriye’nin petrol bölgelerini paylaşmak için yarışanların Türkiye’nin insani girişimlerini engellemek için her türlü girişimi yaptığını anlatan Erdoğan, konu mülteciler olduğunda kendi sınırlarına dikenli tel çekmekten başka hiçbir şey yapmayanların Türkiye’nin gayretlerine yönelik çifte standartlar sergilediğini ileri sürdü.

Paylaş