“Mısırlızade” emin ellerde / Çağdışı zihniyet…

23
reklam alani

“MISIRLIZADE”EMİN ELLERDE: “Lefkoşa Sur İçinden Gözlemler”imi sunarken tarihi Mısırlızade Sineması’nın terk edilerek kaderine bırakılmış olmasının bana en çok dokunan sur içi tespitim olduğunu yazmıştım… Bu binanın tarihini bilenler hüzünlü duygularıma katıldılar… 1994’ün 15 Aralık tarihinde halkımızın eski sevdası sinema kültürüyle yeniden buluşturulduğu mekânın da orası olduğuna işaret etmiştim…    Ertan Birinci tarafından ulaştırılan satırlarda “Ahmet Tolgay abim kitabını da yazdı iyi bilir… 20 yıla yakın kapalı olan ve kaderine terk edilmiş Mısırlızade Sineması’nı KKTC’nin ilk sineması olarak rahmetli annemin  doğum gününde, 15 Aralık 1994’te hizmete açmıştık Meral Tekin Birinci Vakfı olarak… Tabii mal sahibi biz değildik… 2000 yılında orayı Denner Ailesi’ne devrettik… Son birkaç yıldır yine atıl vaziyette… Osman Mısırlızade’den sonra geçtiğimiz yıllarda eşi Rana Hanım da vefat etti… Bana o kiralamıştı Allah rahmet eylesin… Oğlum Hilmi Birinci yeniden orayı kiralamak için 1 yıl önce de, 5 ay önce de ailenin hayattaki oğulları ile temas etti… Sanırım birisine kiralamışlar …”    Evet, gerçekten bina son zamanlarda birisine kiralandı… Kime mi?.. Bu sorunun yanıtı Serdar Denktaş’ın oğlu Rauf Denktaş’tan gelen minik mesajda… Buyurun:    “Ahmet Abi merhaba… Mısırlızade binasını Rauf Denktaş Üniversitesi adına kiraladık… Tadilat ve tamiratına başlamış bulunuyoruz… En erken zamanda tiyatro, konferans salonu ve kültür sahnesi olarak hizmete sokacağız… Bilgi vermek istedim… Saygılar…”    Salih Boyacı, sinema kültürünü halkımızın iliklerine dek geçirenlerin başında gelir… Film ithalatçısı ve sinema salonları işletmecisi olarak… Okuyucuyla buluşturduğum “Kıbrıs’ın Orta Yeri Sinema” adlı kitabımda Salih Bey’den aldığım bilgilerle de bu olayı ayrıntılı biçimde toplumsal belleğe geçirdim… Okuyanlar bilir… Genç Rauf Denktaş, genç üniversitesi adına sinema kültürümüzün bu anıt binasına sahip çıkmakla dedesinden tevarüs ettiği sinema kültürü genlerini taşıdığını gösterdi bir bakıma… Ne kadar güzel… Tarihi Mısırlızade Sineması şimdi emin ellerde…                                                                    ***    ÇAĞDIŞI ZİHNİYET: Geçen salı günü Berilsu Meral Güney olayının KKTC’deki yankıları sürerken ara bölgedeki Ledra Palace Otel’de iki tarafın siyasi liderleri Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis’in de katıldıkları, iki halkın eğitimcileri tarafından organize edilen “Eğitimde Dönüştürücü Liderlik” konulu ortak etkinlik yapıldı… Ne var ki, eşitliklerin ve özgürlüklerin eğitim bağlamında konuşulduğu bu etkinliği, Berilsu’ya güncel bir eğitim olayında yaşatılanlar trajikomediye çevirdi… Öyle bir etkinliğin anlamsızlığını ve yararsızlığını belgeleyeceği için olsa gerek, etkinliğe katılanlardan tek bir kişi bile Berilsu olayına değinmedi…    Oysa Cumhurbaşkanımız Mustafa Akıncı bu etkinliğe katılmadan önce makamında kabul ettiği Berilsu’yu onore ve teselli ederken, bu kızımızın öznesi olan olayda siyasi gerçeklerin insani gerçeklerin önüne geçtiğini belirtmişti… Keşke bu vurgusunu Ledra Palace’daki ortak eğitim etkinliğinde de yapmış olsaydı Berilsu olayına değinerek…    Uluslararası Genel Ortaöğretim Eğitim Sertifikası (IGCSE) programı Türkçe sınavında dünya birincisi olan ve uluslararası bir başarıya imza atarak KKTC’ye onur kazandıran Bülent Ecevit Anadolu Lisesi öğrencisi 15 yaşındaki Berilsu Meral Güney’in hüzünlü mağduriyeti tüm insancıl yürekleri acıttı… Güney Kıbrıs’ın Limasol kentinde düzenlenen geleneksel ödül törenine Kıbrıs Rum Yönetimi’nin faşist engeli nedeni ile katılamadı o çalışkan ve zeki kızımız… O ırkçı, şoven ve ayrımcı zihniyet resmi kalıbı içinde, masum bir Türk öğrenciye karşı çağdışılığını bir kez daha teşhir etmişti…    Neymiş öne sürdükleri gerekçe?.. Berilsu’nun annesi ile babası Türkiye kökenli imiş!.. Ama o kız öz be öz KKTC vatandaşı… KKTC de birleştirilmesi istenen şu Kıbrıs’ın tartışılmaz gerçeğidir… Tüm bunları göz ardı eden o menfur ırkçılığa bakınız siz!.. Komşularımız,  çağdışı kimliklerini bir kez daha dünya önünde teşhir etmek yerine o kız için insancıl ve medeni bir çare üretilebilir ve güven bozucu bu skandala Kıbrıslı yaşamda yer vermeyebilirlerdi…    15 yaşındaki Berilsu’nun İngiltere tarafından Limasol’da düzenlenen törende ödülünü almasını engelleyen Anastasidis Rejimi’nin ırkçılığını ve faşizmini “sadece yasalar uygulandı” diye önemsizleştirme ve aklama çabası içinde olanlarımız da görüldü… Oysa Anastasiadis Rejimi’nin çağdışı kararını protesto etme duruşunda sağcısı ve solcusu ile tüm Kıbrıs Türklüğü birleşti…    Diyeceğim o ki; “Sadece yasalar uygulandı” iddiasını öne sürerek olayın insancıl yönünü karartmaya ve önemini azaltmaya çalışanlar bu genel duruş karşısında çok azınlıkta bir istisna vaka olarak kaldılar… İstisnalar ise kaideyi asla bozmaz… Kıbrıs Türk halkının geneli Rum ırkçılığına ve faşizmine karşıdır ve o vazgeçilmez eşitlikçi ruhuyla direnmektedir… Yadsınmaz kaide ve sağlam gerçek budur…    Hoyratça mağdur edilen dünya çalışkanı sevgili Berilsu’yu ve kendisini o uluslararası başarıya hazırlayan değerli okul müdürü ile öğretmenlerini buradan gönülden kutlarım…

Paylaş