Maalesef / Güleç yüzlü siyaset / Dokunulmazlıklar

17
reklam alani

MAALESEF: KKTC bütçesinin yüzde 86’sı maaşlara gider… Geriye kalan yüzde 14’le herhalde ne trafikte, ne eğitimde, ne sağlıkta, ne çevrede ve ne de diğer toplumsal sorunlarımızın çözümünde harikalar yaratılamaz…  Acı gerçeğimiz bu…

Açıklanan ve gazetelerimizde sayfalar dolusu yer alan 2018 yılına ait vergi listeleri nasıl bir manzaraya ışık tutar?..

Kayıt dışı ekonominin ve adalet çizgisine oturtulamayan vergi tahsilatlarının kamu maliyesini yerlerde süründürdüğü manzarasına ışık tutar…

Hem de bu ışık projektör ışığı!..

Bakın mesela yetkili ağızlar çok net biçimde vurguluyorlar ki, Devlet 82 milyon TL’lik alacağını kaotik trafikteki araç sahiplerinden tahsil edemiyor…

Yalnız trafikteki hazine kaybımız bu boyutlarda…

Ama söz buraya gelince ben “Nasıl tahsil edilebilsin ki?” sorusunu sormakta kendimi yükümlü hissederim…

Araç vergileri bu ülkede korkunç bir izdiham ortamında insanlara eziyet çektirilerek toplanıyor… Belki de bu kronikleşen sıkıntı yüzünden devlet veznelerindeki yığılmaları protesto ve boykot edenlerimiz var…

Ben bile düşünürüm bunu kimi zaman, o izdihamlarda bunaldığımda ve ciddi zaman kayıplarına uğradığımda…    Ama bir gerçek ki, işte bu şartlarda bile vatandaşlardan yılda 140 milyon TL yol vergisi tahsil edilebiliyor yine de… Buna ek olarak, zaman aşımları da hiç önem arz etmeden 14 milyon kadar hız kameraları cezası toplanabiliyor her yıl…

Yollardaki radarlar resmen para basıyor!..Tüm bu rakamların kaba taslak toplamı yılda 154 milyon TL eder…    Tabii ki trafik düzenlemeleri ve iyileştirilmeleri adına toplanan bu paralar devlet bütçesine girip o yamalı bohçadan genellikle maaş ödemeleri için kullanılmakta…

Trafiği düzenleme adına toplanan paralar başka alanlarda harcanınca tüm yolları koruyucu ve kalıcı bariyerlerle donatabilme adına gereken 96 milyon TL’yi bulamadığından haklı olarak yakınan bir Ulaştırma Bakanı’yla karşı karşıya kalabiliyoruz…

Hem de nasıl bir ortamda?..

Bariyer yetersizlikleri yüzünden insanların cesetlerinin yollardan toplandığı bir ortamda…

Maalesef!..

GÜLEÇ YÜZLÜ SİYASET: CTP milletvekili Erkut Şahali Başbakan Ersin Tatar’ın esprilerine ilişkin hazırladığı konuşmanın başlığının Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı’nca iptal edildiğinden sitemde bulunarak ilgili konuşmasını sunarken, Meclis genel kurul salonunda bundan en fazla memnun olanın Tatar olduğu görüldü…

Tatar, CTP milletvekili arkadaşına “reklamımı yaptın” derken, siyasal ve sosyal gerginlikleri yumuşatma adına halk önündeki esprili konuşmalarından vazgeçmeyeceğinin altını çizdi. “Come on Ers”ün de kendisi tarafından üretilen bir espri olduğunu belirten Tatar’ın bu bağlamda “doğru düğme”ye bastığına inananlardanım…  Neden mi?..Kıbrıs Türk insanına ceberrut ve asık suratlı siyaset yerine espritüel ve güler yüzlü siyaset yakışır…

Dokunulmazlığının kaldırılmasının hemen arkasından Hüseyin Özgürgün’ün kendisine başkaları tarafından dokunulacak olmasına en çok eşinin üzüldüğüne dair twit atması da güleç yüzlü siyasetin diğer güzel, güncel ve ince esprili bir örneğidir…

Merak ettiğim şu: Erkut Şahali gündem oluşturan konuşmasına nasıl bir başlık atmıştı ki Meclis Başkanlığı’nın o engeline takıldı?.. Eminim o geri çevrilen başlık da ince bir espriyi yansıtmaktaydı… Tanıdığım Şahali, kaba esprilere tenezzül göstermeyecek zarif bir siyasetçidir…

DOKUNULMAZLIKLAR: İkinci Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat’a göre, Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması “yüz güldürücü bir olay.”Aslında bunun pek de öyle olmadığını düşünenlerimiz çoktur… Yüzlerin gerçekten gülebilmesi için seçilmiş tüm siyasilerin dokunulmazlığının kaldırılması gerekir… Gelin görün ki “dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasına itirazımız yok, böyle olması gerekir” diyen milletvekilleri bile Özgürgün’le ilgili o bireysel komite tavsiyesine “evet” dediler…

Kıbrıs Gazetesi

Paylaş