Kuzey Kıbrıs’taki mülteci sayısı 86

126
reklam alani

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Kıbrıs Temsilcisi Damtew Dessalegne, mültecilere daha iyi koşullar sunabilmek için yasal düzenlemelere gerek olmadığını, önemli olanın insanlık olduğunu söyledi.
Dessalegne, Kuzey Kıbrıs’a gelen mültecilerin çok küçük bir oranının Kuzey Kıbrıs’ta kaldığını, ülkedeki mülteci sayısının bugün 86 olduğunu, bunun ciddi bir bölümünü Suriye, daha sonra Filistin ve Irak’tan mültecilerin oluşturduğunu, geriye kalanın ise Asya ve Afrika ülkelerinden mültecilerin oluşturduğunu kaydetti.
Mültecilerin Kuzey Kıbrıs’ta kalmamasının nedenleri konusunda da Dessalegne, mültecilerin Kuzey Kıbrıs’ta kalması için “sosyal, ekonomik ve siyasi koşulların” uygun olmadığı değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede mülteciler hakkında yasal mevzuat olmaması ile ilgili ise Dessalegne, “Yasal düzenlemesi bulunmayan pek çok ülke mülteci kabul edebiliyor, mülteci konusunda en önemli şey insanlıktır” dedi.
Kuzey Kıbrıs’a gelen mültecilerin, ayrılmak zorunda kaldıkları ülkelerine geri gönderilmemelerinin çok önemli olduğunu kaydeden Dessalegne, ancak Kuzey Kıbrıs’ta mülteciler için çok daha fazlasının yapılabileceğini, gelen insanlara daha rahat bir ortam, daha umut verici bir gelecek sunulabileceği söyledi.
SIĞINMA İSTİSMARI
Mülteci olayının bazı kesimler tarafından istismar edilebildiği, bu istismarın önüne nasıl geçilebileceği sorusu üzerine Dessalegne, mülteci kriterlerinin evrensel olduğunu, bir ülkenin yönetimine bağlı olmadığını, sığınma talebinde bulunanların, mülakata alındığını, yapılan değerlendirmenin ardından mülteci olup olmadıklarına karar verildiğini, bu sürecin denetlenmesinin yetkililerin sorumluluğu olduğunu söyledi.
“MÜLTECİ İLE TERÖRİZM ARASINDA BAĞ YOK”
Dessalegne, yapılan araştırmalara göre de mülteci ile terörizm arasında bir bağ bulunmadığını, terör saldırılarında bulunanların AB vatandaşı olduğunun görüldüğünü kaydetti.
Güney Kıbrıs’ta 15 yıl içerisinde 60 bin civarında sığınma başvurusunda bulunulduğunu kaydeden Dessalegne, yapılan değerlendirme sonucunda 8 bin başvuruya olumlu yanıt verildiğini, Güney Kıbrıs’ta sığınma başvurusunda bulunanların ciddi bir kısmının ise Kuzey Kıbrıs’tan geldiğini, bunun makul karşılanabileceğini çünkü Kuzey Kıbrıs’a mülteciler için uluslararası yardım gelmediğini, ülkenin ekonomik durumunun da çok gelişmiş olmadığını belirtti.
Kuzey Kıbrıs’ta sığınma ile ilgili bir uygulama bulunmadığından, Kuzey Kıbrıs’a sığınma hedefiyle gelenlerin sayısı hakkında bir verinin de elde olmadığını, UNHCR olarak bir dönem kayıt tuttuklarını ancak bunu durdurmak zorunda kaldıklarını çünkü, Kuzey Kıbrıs tarafından sığınma talebi reddedilenlere kendilerini kabul edecek başka bir ülke bulmak zorunda kaldıklarını söyledi.
Dessalegne, “Yasal düzenleme olmamsı mültecilere yardımcı olmamaya gerekçe olamaz, doğru şeyi yapma niyetiniz varsa yasal düzenlemeye gerek yoktur” dedi.
TAŞSEVEN
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kıbrıs’ta Sığınmayı Güçlendirme Projesi Kuzey Kıbrıs uygulayıcısı Ülkü Taşseven ise proje altında görevlerinin birinin, ülkeye gelen mültecilerin geldikleri sorunlu ülkeye geri gönderilmelerini engellemek, Türkiye veya Güney Kıbrıs’ta sığınmalarına yardımcı olmak olduğunu söyledi.
Bir diğer görevlerinin de yasal limanlardan ülkeye giriş yapmayanlara mahkemelerde yardımcı olmak olduğunu ifade eden Taşseven, mahkeme sürecinde medya tarafından yüzlerinin fotoğraflanmasının ve yayımlanmasının, söz konusu mülteciler için bir tehlike oluşturduğunu, çünkü geldikleri ülkede aranan kişi olmaları ve geri gönderilmeleri halinde hayatlarının tehlikede olacağını söyledi.
Mülteciler için yasa olmadan da daha iyi bir sistem geliştirilebileceğini, Kıbrıs Türk toplumunun buna açık olduğunu ifade eden Taşseven, Kuzey Kıbrıs ile Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği arasında mülteci konusunda bir “centilmen anlaşması”nın bulunduğunu ifade etti.
KÜRESEL MÜLTECİ SORUNU
Bu arada Dessalegne, UNHCR tarafından yayımlanan raporda yerinden edilen insan sayısının 65 milyonu bulduğunu, bunun 22 milyonunun başka bir ülkede sığınma talebinde bulunduğunu, 44 milyonunun ise kendi ülkesinde yer değiştirdiğini belirterek, Kıbrıslıların bu rakamlara dahil edilmediğini çünkü adadaki durumun artık istikrarlı olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin ard arda üçüncü yıl en çok mülteci kabul eden ülke konumunda olduğunu kaydeden Dessalegne, ülkenin bugün 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığına işaret etti. Mültecilerin en başta güvenlik ve koruma talep ettiğini belirten Dessalegne, “Bunu yabancı düşmanlığı, tahammülsüzlük ve ırkçılığa karşı birlikte mücadele ederek sağlayabiliriz” dedi.
Medyanın bu mücadelede kilit rol oynadığını ifade eden Dessalegne, tarafsız habercilik ilkeleri takip edildiği takdirde doğru farkındalığın yaratılabileceğini, ancak sadece adada değil tüm dünyada medyada olayların taraflı veya yanlış aktarılabileceğini ifade etti.

Paylaş