Kıbrıs Türkleri dikkate alınmadan adım atılmasına müsaade etmemiz söz konusu değil.

26
reklam alani

Cumhurbaşkanlığı kabinesi toplantısı sonrasında düzenlediği basın toplantısında toplantıya ilişkin bilgi veren Sözcü İbrahim Kalın, toplantıda iç ve dış güvenlik konuları, imar barışının son durumu, 100 Günlük İcraat Programı çerçevesinde bakanlıkların yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgilendirmeler yapıldığını söyledi.

 

“Bilimsel araştırma gemilerimiz bu bölgede sondaj çalışmalarına devam edecekler”

Doğu Akdeniz’deki gerginliğin hatırlatılması üzerine Kalın, egemenlik hakları noktasında uluslararası hukukun gerektirdiği bir takım şartlar olduğunu, bunlar üzerinde mutabık kalınmadan özellikle Rum tarafı ve zaman zaman da Yunan tarafının ‘burası bizim’ bölgemiz diye kendilerine göre çizdikleri bir takım haritaları esas alarak değerlendirmeler yaptıklarını kaydetti. Kalın, “Bizim bir araştırma gemimiz bizim sınırımıza 10 mil, 20 mil, 30 mil mesafede sondaj çalışması yaptığında bunu hemen ihlal olarak değerlendiriyorlar ve kendilerince adım atmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

Kalın, “Oradaki herhangi bir tasarruf, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri hesaba katılmadan hiçbir adım atılması ne uluslararası hukuk açısından kabul edilebilir olacaktır ne de bizim müsaade etmemiz söz konusu olacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bizim bilimsel araştırma gemilerimiz bu bölgede sondaj çalışmalarına devam edecekler” diye konuştu.

 

Soru: “Efendim, merak edilen bölgelerden biri de Doğu Akdeniz’deki gerginlik. Bölgede son durum nedir? Yunan kuvvetlerinin Barbaros Hayrettin Paşa’ya ve herhangi bir gemimize o olaydan sonra başka bir fiili durum söz konusu oldu mu?

Bir de, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Dışişleri Bakanlığına bir tavsiye yazısı söz konusuydu Kıbrıs açıklarında yeni bir üs kurulmasıyla ilgili. Böyle bir çalışma söz konusu mudur, durum nedir, iddialar gerçek midir?”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Şimdi arkadaşlar, Doğu Akdeniz’de gerilim var şeklindeki değerlendirmeleri zaman zaman sizler de yapıyorsunuz, uluslararası basın da yapıyor. Burada bir konuyu açıklığa kavuşturmak lazım. Şimdi burada egemenlik hakları noktasında, kara suları noktasında, münhasır ekonomik alanlarla ilgili uluslararası hukukun gerektirdiği birtakım şartlar var, bunlar tam olarak üzerinde mutabık kalınmadan, özellikle Rum tarafının zaman zaman da Yunan tarafının burası bizim bölgemiz diye kendilerine göre çizdikleri birtakım haritaları esas alarak yaptıkları değerlendirmeler var. Şimdi bizim bir araştırma gemiz, Barbaros gemimiz, Fatih gemimiz, mesela diyelim ki bizim sınırımıza işte 10 mil, 20 mil, 30 mil mesafede bir yerde Akdeniz’de sondaj çalışması yaptığında bunu hemen ihlal olarak değerlendiriyorlar ve kendilerince birtakım adımlar atmaya çalışıyorlar. Şimdi biz bir kere o baştaki mutasavver ya da muhayyel sınırları kabul etmediğimiz için bizim açımızdan zaten bir ihlal söz konusu değil. Bizim baştan beri söylediğimiz, Doğu Akdeniz’de, yani Kıbrıs’ın etrafındaki münhasır ekonomik bölgelerde iki tarafın da, hem Türk tarafının, hem Rum tarafının ortak menfaatlerini esas alacak bir paylaşım modelinin geliştirilmesi. Şimdi bundan sarfınazar eden Rum tarafının kendisi bizatihi ya da fiili durum yaratmak suretiyle sondaj çalışmaları yapabilirken, Türk tarafının, Kıbrıs tarafının, Türkiye’nin bundan kaçınması zaten düşünülemez.

İkinci olarak, Kıbrıs çözüm sürecinden bağımsız olarak söylüyorum, orada çıkacak netice ne olursa olsun, Türkiye, Doğu Akdeniz’deki doğal haklarından, uluslar arası hukuktan kaynaklanan haklarından hiçbir zaman vazgeçmeyecek.

Burada Rum tarafının şunu bilmesi lazım: Oradaki herhangi bir tasarruf, sondaj olur, başka konularla ilgili olur, Türkiye ve Kıbrıs tarafı, Kıbrıs Türkleri dikkate alınmadan, hesaba katılmadan hiçbir adımın atılması ne uluslararası hukuk açısından kabul edilebilir olacaktır, ne de bizim böyle bir şeye müsaade etmemiz söz konusu olacaktır. Dolayısıyla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bizim bilimsel araştırma gemilerimiz; Fatih, Barbaros ve diğerleri bu bölgede sondaj çalışmalarına devam edecekler. Bununla ilgili gerekli tedbirler de her zaman alınmıştır, bundan sonra da alınmaya devam edecektir.

İkinci sorunuzla ilgili, böyle bir ayrı üs vesaire şeyi söz konusu değil, ama bildiğiniz gibi bizim orada bulunan askerlerimizin lojistik şatlarının iyileştirilmesiyle ilgili dönem dönem yapılan birtakım güncellemeler söz konusudur. Bunların fiziki şartlarının iyileştirilmesi, takviye edilmesi, bu zaten rutin olarak her zaman yaptığımız bir şey, o çerçevede birtakım düzenlemeler elbette yapılabilir. Zaten orada bizim askerlerimiz biliyorsunuz bir barış misyonu çerçevesinde bulunmakta ve onların şartlarının, fiziki şartlarının iyileştirilmesi bizim önceliğimizdir. Orada bizim askerimiz Kıbrıs’ta barışı sağlamak için, Kıbrıs Türklerini korumak için, olası bir ihtilafı, gerilimi çözmek için bulunmakta. Bu vazifeyi yerine getiren askerlerimizin fiziki, lojistik şartlarının iyileştirilmesi de bizim bir vazifemizdir.”

Paylaş