İngiltere: İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz

87
reklam alani

Balfour Deklarasyonu‘nun 100. yıl dönümü dolayısıyla Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığının başkent Londra’daki tarihi Lancaster House yerleşkesinde, Rothschild ailesinin baronu Lord Jacob Rothschild ile Balfour ailesinin bugünkü temsilcisi Roderick Balfour’un ev sahipliğinde akşam yemeği verildi.

Yemeğe, Başbakan Theresa May‘in yanı sıra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross, eski ABD Dışişleri Başkanı John Kerry, Anglikan Kilisesi lideri Canterbury Başpiskoposu Justin Welby, Birleşik Krallık’taki bazı diplomatik misyon temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.

Yemekte konuşan Theresa May, Roderick Balfour’un büyük amcası tarafından kaleme alınan ve tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçen 67 kelimelik mektubun, “tarihin en önemli mektupları” arasında yer aldığını söyledi.

İhvan: Balfour Deklarasyonu en çirkin işgal ve felakettir

İsrail’in kurulmasına zemin hazırlayan mektubun 100. yılı dolayısıyla Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) tarafından yayımlanan açıklamada, “100 yıl önce İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour’un yaptığı talihsiz açıklama, İslam ve Arap dünyasına, Filistin halkına ve toprağına karşı işlenen bir suçtur.” ifadesine yer verdi.

Deklarasyon hakkında “en çirkin işgal ve en ciddi felaket” nitelendirmesi yapılan açıklamada, “İngiltere bu açıklama ile Filistin halkının katlanmakta olduğu en çirkin işgalin ve Arap dünyasını vuran en ciddi felaketin işaretini verdi.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917’deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail “vatanı” oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.

May, “Olağanüstü bir ülkeyi doğuran bir mektup ve bir Yahudi vatanının gerçekleşmesine yardımcı olan kapıyı en nihayetinde açan bir mektup.” ifadesini kullandı.

Deklarasyonun bugün halen birçok kişi için hassas bir konu olduğunu dile getiren May, buna karşın mektubun bu hassasiyetleri gözardı da etmediğini belirtti. Deklarasyondaki “Yahudi olmayan toplulukların sivil ve dini haklarının hiçbir şekilde etkilenmemesi gerektiği” ifadesine dikkati çeken May, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazıları bu mektup dolayısıyla özür dilememiz gerektiği önerisinde bulunurken, ben ise ‘kesinlikle hayır’ diyorum. İsrail devletinin kurulmasında oynadığımız öncü rolümüzden gurur duyuyoruz. Burada Başbakan Netanyahu ile birlikte olmaktan, İsrail’e desteğimizi açıklamaktan dolayı gurur duyuyoruz. Ayrıca İsrail ile inşa ettiğimiz ilişkiden dolayı da gurur duyuyoruz. Balfour’un 100. yılını anarken, bu ilişkilerin daha da ileriye taşınması için sabırsızlanıyoruz.”

“Her iki tarafın da tavizler vermesi gerekecek”

Barış anlaşmasının, yaşanabilir ve egemen bir Filistin devletinin yanı sıra güvenli ve müreffeh bir İsrail’in olduğu iki devletli çözüme dayalı olması gerektiğini söyleyen May, “Birbirimize karşı dürüst olalım; bu amaca ulaşmak için gerçekçi bir şansa sahipsek, yeni yerleşimlerin inşasına son verilmesi ile Filistin’in tahriklerinin sona erdirilmesi dahil olmak üzere her iki tarafın da tavizler vermesi gerekecek.” değerlendirmesini yaptı.

Yemek organizasyonu ve katılımcılara protesto

Hamas sözcüsü Ebu Zuhri: Sultan 2. Abdulhamid Herlz’in isteğini kabul etmedi

Balfour Deklarasyonu‘nun 100’üncü yıl dönümü münasebetiyle İstanbul’da düzenlenen “Cihannuma Fikr’İstanbul Buluşması” etkinliğine katılan Hamas sözcüsü Sami Ebu Zuhri yaptığı konuşmada, “Projemiz, İsrail işgaline karşı direnişe bağlı kalmaktır. Bu amaçla, silahlı eğitimlere devam ediyoruz ve bazısilah modellerini üretiyoruz. Kullandığımız füzelerin birçoğu Gazze’de üretiliyor.” dedi.

“Siyonist hareket Filistin topraklarını işgal planı yaparken biz İsrail işgalini sonlandıracak plan yapamıyoruz çünkü devletler Siyonist hareketi her alanda destekledi, biz ise bize dost olmayan bir ortamda çalışıyoruz.” ifadesini kullanan Ebu Zuhri, Hamas olarak Filistin halkının topraklarında direnmesi ve ülkenin kurtulacağı gün gelinceye kadar silahını bırakmaması için çalıştıklarını kaydetti.

Sultan 2. Abdulhamid Herlz’in isteğini kabul etmedi

Balfour Deklarasyonu’nun tarihinden bahseden Ebu Zuhri, Yahudilerin İngiltere’den yardım istemeden önce Osmanlı Devleti’ne müracaat ettiğini, Siyonizm’in kurucusu Teodor Herlz’in, Sultan 2. Abdulhamid’i ziyaret ederek ondan Yahudilerin Filistin’e göç etmesine izin vermesini istediğini ve bu amaçla da kendisine Osmanlı’nın borçlarını kapatmayı teklif ettiğini belirtti.

Sultan Abdulhamid’in Siyonistlerin teklifini kabul etmediğini hatırlatan Ebu Zuhri, Yahudilerin kendilerine bir vatan kurması için İngiltere’ye yöneldiğini aktardı.

Ebu Zuhri, Yahudiler için milli bir vatan kurmaktaki amacın, Arap ülkelerini özellikle de Asya ile Afrika’yı birbirine bağlayan Filistin’i parçalamak olduğunu ifade etti.

Yemek organizasyonu ile katılımcılar, etkinliğin düzenlendiği Lancaster House yakınında toplanan Filistin destekçisi gruplar ile siyonizm karşıtı Yahudiler tarafından protesto edildi.

Filistin bayrakları ile “Filistin’e özgürlük”, “Filistinliler için adalet” ve “İsrail’in işgali son bulsun” yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, “Özgür Filistin”, “İsrail bir terör devletidir” ve “Netanyahu kendinden utan” diye slogan attı.

Öte yandan, İsrail destekçilerinden oluşan başka bir grup da yine aynı bölgede “Netanyahu Londra’ya hoş geldin” başlıklı karşıt bir gösteri yaptı.

Paylaş