Enterkonnekte, elektrik fiyatlarını yüzde 40 düşürecek

37
reklam alani

Son yıllarda, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a elektrik götürecek olan bir enterkonnekte sistemle ilgili tartışmaların yürütüldüğünün hatırlatılması ve “Böyle bir proje gerçekleşecek mi?” diye sorulmasının üzerine Bakan Taçoy “Plan hayata geçiş aşamasında değil ancak giderek daha sık tartıştığımız bir konu bu.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy , Doğu Akdeniz’deki son gelişmeleri Sputnik’e verdiği röportajda değerlendirdi.

‘KUZEY KIBRIS’IN, RUM KESİMİNE BAĞLI OLDUĞU ENTERKONNEKTE SİSTEMDEN GÜNEŞ ENERJİSİ AVANTAJI SAĞLAYAMAYACAĞI YÖNÜNDE GİZLİ ANLAŞMA VAR’

Son yıllarda, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a elektrik götürecek olan bir enterkonnekte sistemle ilgili tartışmaların yürütüldüğünün hatırlatılması ve “Böyle bir proje gerçekleşecek mi?” diye sorulmasının üzerine Bakan Taçoy “Plan hayata geçiş aşamasında değil ancak giderek daha sık tartıştığımız bir konu bu. Enterkonnekte sistemin bir an önce yapılması gerekiyor. Bu sistem, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile mevcut şekliyle vardır. ‘Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kapasitesi, rezervi, KKTC’de güneş enerjisi avantajına çevrilemez’ diye bir madde içeren gizli anlaşma sebebiyle, KKTC, ucuz, çevreci ve kaliteli enerjiye ulaşamıyor. Bahsettiğim bu anlaşma, yaklaşık 2.5-3 ay önce Sayın Cumhurbaşkanı’nın (Akıncı) kurmuş olduğu ilgili komiteyle, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kurduğu ilgili komiteler arasında imzalandı ancak detayları hiç bir şekilde halka aktarılmadı. Bu sebeple, KKTC maalesef bu enterkonnekte sistemden, yani güneydeki kapasiteden güneş enerjisi desteği olarak istifade edemiyor. Biz de bu sebeple, bu enterkonnekte sistemi anavatan Türkiye’yle de kurmak istiyoruz ki bu rezervi üstümüze alabilelim ve en uygun şekilde istifade edebilelim” diye yanıt verdi.

‘TÜRKİYE-KKTC ARASI ELEKTRİK SİSTEMİ 200 MİLYON EUROYA MAL OLUR VE 4 YILDA TAMAMLANABİLİR’
Taçoy “Daha önce Malta’yla Sicilya arasında 125 kilometre uzunluğunda, 225 megavatlık ve 160 metre derinliğinde bir enterkonnekte sistem kurulmuş ve bu sisteme 182 milyon euro harcanmış. Bizde oluşacak olan sistem 200-220 milyon euro civarı bir paraya mal olacaktır. Böyle bir sistemin kurulumu 4 yıl içinde bitecektir. Ancak bu sistem, hem bizim hem Türkiye için büyük fayda sağlayacaktır. Adanın halinin yıllar boyunca bu şekilde olmayacağını, gerekirse Güney Kıbrıs’ın da düşünmekte olduğu İsrail-Kıbrıs-Girit-Yunanistan’ın 1500 kilometrelik hattının yapılması değil, yine bizim üzerimizden bir şekilde Avrupa’ya bağlanabileceği bir yapı ortaya çıkabilir. Bu da Türkiye ve KKTC’ye çok büyük bir diplomatik avantaj sağlar” diye devam etti.

‘PROJE, HEM ELEKTRİK MALİYETİNİ YÜZDE 40 DÜŞEREK HEM DE STRATEJİK AVANTAJ GETİRECEK’

Bu projenin KKTC’deki elektrik fiyatlarını yüzde 30, 40 arasında düşüreceğini öngörüyorum. Ancak yenilenebilir çevirebilme imkanını artıracağından maliyetler zaman içerisinde çok daha düşük hale gelecektir. Ama en önemlisi, enerjiyi hem ihraç edebilecek hem de kendi içimizde kullanabileceğimiz duruma gelebileceğimizde fiyatlar minimum seviyeye inecektir. Hem çevre dostu hem de Avrupa Birliği niteliklerine uyumlu olabilecek bir enterkonnekte  sisteme sahip olmak hem gelişen dünyanın parçası olma noktasında yerimizi almamızı sağlar, hem de bizim için çok büyük bir avantaj olur. Türkiye, Avrupa’nın kendisine karşı bir tutum sergileyeceği kaygısı taşıyor olabilir. Ancak böyle bir sistemi getirmede, hiçbir gayri yasallık olmadığına biz çok eminiz. Bunu ısrarla söylüyoruz” dedi.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası’nın gittiği grevin hatırlatılması üzerine ise “Sendika, kuruma yatırım yapılmasını talep etmektedirler. Yatırımlar yapılması konusunda mutabıkız. Yalnızca bazı detaylar üzerinde anlaşma sağlamaya çalışıyoruz. Bugün yaşanan sorunların en kısa sürede çözüleceğine eminim. Bizim istediğimiz KKTC’de üretilen enerjinin hem daha ucuz hem de daha çevreci noktalara ulaşabilmesidir” diye ekledi.

‘ANASTASİADİS’İN KKTC’YE PAY VERME TEKLİFİ ASLA KABUL EDİLEMEZ’
Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Anastasiadis’in Kuzey Kıbrıs’a doğalgaz satışından pay verme teklifini ‘kabul edilemez’ olarak nitelendirdi. Taçoy “ Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) bu manevrasının arkasında, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Doğu Akdeniz’de yatırım yapmasının ve haklarını almasının önüne geçmeyi amaçlamaktadır. GKRY, münhasır ekonomik bölgemizdeki kazanım ve haklarımızdan vazgeçmemizi sağlamaktadır. Ancak bunu yapamazlar. Zira bu teklifi kesinlikle kabul edemeyiz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun ve daha sonra Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın, Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs’ın ortak ihalelelerle hak ve doğal zenginliklerin ortaklaşa idare edilmesinin önünü açacak bir anlaşma imzalanması önerisi, Rum lider Nikos Anastasiadis tarafından reddedilmişti. GKRY, Kuzey Kıbrıs’ın haklarının önünü kesmeye dönük bir tutum içerisinde. Bu doğru bir tutum değil” değerlendirmesinde bulundu.

‘GÜNEY KIBRIS, KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜNDEN FAYDA SAĞLIYOR’
Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden fayda sağladığına işaret eden bakan Taçoy “Güney Kıbrıs, şu anki statükodan, çözülemeyen sorundan fayda sağlıyor bu yüzden Kıbrıs sorununu ne iki devletli ne federal ne de farklı bir anlayışla çözüme götürme gibi bir niyetleri yok. Çünkü bu sorunun çözümü Güney Kıbrıs’ın beslenme kaynağını kesmek olacaktır. Onlar bizimle herhangi bir gücü veya hakkı paylaşmak niyetinde değil, tersine tüm gücü ve otoriteyi elinde tutmak istiyor. Kıbrıs adasını bir bütün gibi gösterip bütün haklardan kendileri yararlanmanın peşindeler” ifadelerini kullandı.

‘RUM KESİMİNİN AMACI, İSLAMOFOBİK VE TÜRK KARŞITI GRUPLARLA HAREKET EDİP BUNDAN NEMALANMAKTIR’
Temmuz ayında AB’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı aldığının hatırlatılması üzerine Bakan Taçoy “AB’nin tutumunu 2004’teki kararı zaten tüm açıklığıyla ortaya koydu. Avrupa Birliği 2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni içlerine alırken, önce bunun yasal olduğunu, sonra da bunun yasal olmadığını söyleyerek sorunlu bölgelerin Avrupa Birliği içine alınmaması gerektiğini söyledi. Ama ne yazık ki nihayetinde Güney Kıbrıs’ın içlerinde olduğu için de bunun ‘de jure’ kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği içerisindeki hem İslamofobik hem Türk karşıtı gruplarla birlikte hareket edip, Enosis’i gerçekleştirme yolunda adımlarını böylelikle tamamlamış oldukları, daha o günden belliydi. Rum kesiminin hedefi, Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığının sorgulanması neticesinde Türkiye’yle bir düşmanlık yaratma ve dünyadan bunun üzerinden bir nema elde etmektir. Olayları kendi din kardeşi olan Rusya ile bile karşı karşıya gelecekleri noktaya taşıyabilen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Avrupa’nın şımarık çocuğudur” diye konuştu.

‘ABD, RUS GAZINA RAKİP OLUŞTURMAK İÇİN İSRAİL VE MISIR GAZINI AVRUPA’YA ULAŞTIRMANIN PEŞİNDE’
Bakan Taçoy, ABD’nin Rusya ve Türkiye’yi hedef alan Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ortaklığı girişimiyle ilgili de değerlendirmede bulundu. Bakan Taçoy “ABD’nin Doğu Akdeniz’deki tasarısının Türkiye veya KKTC’yi tehdit eder boyutta sonuçlar doğurmayacaktır. Çünkü büyüklükler eşit değil. 1 milyonluk bir nüfusun, 80 milyonluk Türkiye karşısında gücü olamaz. Burada asıl hedeflenen, hak ve çıkarlarının olduğunu iddia ettikleri ihale edilen parsellerdeki yatırımların korunması, Eni, Total ve Exon’un yatırım yapacağı alanların korunması için yapılan yardımlardır. Bunların yapılabilmesi ve ABD ile aralarının iyi olması için Güney Kıbrıs’a dönük bu ambargonun kaldırıldığını düşünüyorum” dedi.

Bakan Taçoy, ABD’nin Akdeniz’de İsrail, Lübnan, Ürdün, Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs’la ortak hareket ettiğinin altını çizerek “Soğuk Savaş dönemlerinde ‘silah’ olarak kullanılan petrol, doğalgaz ve pek çok doğal kaynağın kontrolününü elde tutmak meselesi söz konusudur. Bu sebepten dolayı ABD, Avrupa’ya satılan Rus gazına rakip oluşturmak için İsrail ve Mısır gazını oralara ulaştırmak için çaba göstermektedir” dedi.

‘GÜNEYDOĞU AKDENİZ’İN DOĞALGAZININ TÜRKİYE ÜZERİNDEN AKTARILMASI PLANLANIYOR’
Doğu Akdeniz’de İsrail gazının Türkiye’yi bypass ederek Avrupa’ya ulaştırma projesi olan East-Med projesinin uygulanabilir bir proje olmadığına değinen Taçoy “Söz konusu proje çok pahalı ve fizibilitesi olmayan bir proje. Bizler, bu proje yerine esas düşüncenin Kıbrıs adası üzerinden bir boru hattıyla Türkiye’ye bir boru hattıyla bağlanmak olduğunu düşünüyoruz. Türk tarafının yaptığı doğalgaz çalışmalarının da bu düşünceye bağlı olduğunu düşünüyoruz. Başka bir deyişle, Rusya veya o bölgeden gelen doğalgaza rakip olmak üzere Güney Doğu Akdeniz’in zenginliklerinin Türkiye üzerinden aktarılmasının planlandığını düşünüyoruz. Bu zenginliğin silah olarak kullanılabileceği kanaatindeyiz. Gerçekleştirilmeye çalıştığına inandığımız bu proje, İsrail, Mısır ve diğer ülkelerde çıkan gazın Avrupa’ya satışıyla ilgili. Elbette bunun hayata geçip geçmeyeceği o günkü siyasi koşullara bağlı. Ancak bugün Doğu Akdeniz’deki doğru faaliyetler ve Anastasiadis’in teklifinin reddedilerek bölgedeki hakimiyetten vazgeçilmemesi doğru kararlardır. Önemli olan bugün için budur” diye konuştu.

‘KKTC VE TÜRKİYE MAVİ VATAN’DA ÖNEMLİ ADIMLAR ATIYOR’
Türkiye’nin bölgedeki faaliyetlerinin önemine de işaret eden Bakan Taçoy “Doğu Akdeniz’de heyecanlı günler yaşıyoruz. Fatih ve Yavuz gemilerinin yapmış olduğu sondaj, Oruç Reis gemisini Akdeniz’e açılması ve Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin sismik çalışmalar gerçekleştirmesi bizim açımızdan son derece önemli gelişmeler. Zira, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile yaptığı anlaşma uyarınca, Mavi Vatan dediğimiz bu sular içerisinde Türkiye ve Türk donanmasının himayesinde yapılan araştırmalar ve kendi sınırlarımıza sahip çıkmamız, bize büyük heyecan veriyor. Bütün bu atılan adımlar, bir hak mücadelesinin parçasıdır. Mavi Vatan dediğimiz sular kapsamında güvenliğimizi sağlayarak ekonomimiz için büyük adımlar atıyoruz” dedi.

‘TÜRKİYE’NİN S-400’LERE İHTİYACI OLDUĞUNA YÜREKTEN İNANIYORUZ’
Peki, elinde S-400 hava savunma sistemi olan bir Türkiye, Doğu Akdeniz’de daha caydırıcı mı? Taçoy’un bu soruya “Bundan 20 sene kadar önce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin aldığı S-300’leri en çok Türkiye’ye karşı kullanılabileceğinin herkes farkındaydı. Şimdi ise S-400’lerin Türkiye tarafından alınması tartışma yarattı. Bugün Rusya ve Türkiye’nin Suriye’de birlikte hareket etmesinin ana sebebi, ABD’nin yarattığı kaosun giderilmesi ve Akdeniz’in güneydoğusunda zenginliklere sahip çıkabilmektir. Rusya ve Türkiye’nin işbirliği bu noktadadır. İşin bir diğer boyutu da S-400 alımıdır. Türkiye’nin etrafında S-200, S-300 ve S-400’lerin bulunduğunu göz önünde bulundurarak Türkiye’nin bu silaha ihtiyacına olduğuna biz yürekten inanıyoruz” diye yanıt verdi.

 

Kaynak: Sputnik

Paylaş