Doğalgaz varsa, bulacağız

22
reklam alani

Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, Rumlar’ın  uzlaşı yönünde atım atacağına dün akşam Yavuz gemisine yönelik uluslararası tutuklama emri tehdidi yaptığını kaydetti ve Rum Yönetimi’na çağrıda bulunarak “Bu doğru siyaset değildir. Kaybettirir. Kaybedeceksiniz” dedi.

Rum Yönetimi’nin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın doğalgaz önerisini yeniden değerlendirmelerini isteyen Taçoy, “’Biz yaparız’ mantığı ile devam ederlerse, biz de yaparız deriz ki, bu yönde adımlarımızı atıyoruz. Atacağız da. Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan’da doğalgaz varsa, bulacağız” dedi.

Taçoy, Kıbrıs Türk İnşaat Mühendisleri Odası’nın düzenlediği Uluslararası Yeşil Olanaklarla Ekonomik Kalkınma Konferansı (GODEC 2019)’na katıldı.

Bakanlık açıklamasına göre, Taçoy konferansta yaptığı konuşmada, günümüzde yaşanan ve geleceğin  muhtemel ekonomik ve çevresel zorlukları karşısında çözüm bulmak amaçları ile yeşil büyümeyi (greengrowth) teşvik etmek için uluslararası platformlarda çeşitli çalışmalar yürütüldüğüne dikkat çekti ve bu ivmeyi geliştirmek, örneğin doğal kaynakların daha sürdürülebilir kullanımı, enerji kullanımındaki verimlilik ve ekosistem hizmetlerinin değerlendirilmesi sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun azaltılması için yüksek önem arz ettiğini kaydetti.

Yeşil büyümenin hem ekonomik politika hem de sürdürülebilir kalkınma politikalarını içerdiğini dile getiren Taçoy, yeşil büyümenin iki kilit amacı birlikte ele aldığını dile getirdi ve bunların “ Yoksulluğu azaltmak, refahı artırmak için gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu sürekli ekonomik büyüme” ve “Kaynak kıtlığı ve iklim değişikliği ile mücadele için gerekli çevresel yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması” olduğunu belirtti.

“YEŞİL BÜYÜME TEŞVİK EDİLMEYE BAŞLANDI”

Yeşil büyümenin 2008-2009 ekonomik teşvik paketleriyle teşvik edilmeye başladığında, bazı hükümetler kısa vadeli bir büyüme perspektifinden- bazı yeşil (özellikle düşük karbonlu) teknolojilere yapılan yatırımların artmasıyla iş ve gelir artırma potansiyelleri geliştirdiğini söyleyen Taçoy konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Diğerleri yeşil büyümeye çevresel bir perspektiften yaklaşıyor- sürdürülebilir kalkınma gereksinimlerini, özellikle kaynak fiyatlandırması ve arazi kullanımı / altyapı seçimleri yoluyla ekonomik karar verme süreçlerini geliştirmektedirler. Gelişmekte olan ülkeler ise, eşitlik ve katılım prensipleri ile, yeşil büyümenin mevcut ekonomik sistem tarafından dışlananlara hizmet etmesi gerektiği fikrini ortaya koymaktadırlar.

Enformel ekonomi (informaleconomy) seviyesi birçok gelişmekte olan ülkede yüksektir, potansiyelleri ve tehlikeleri ise düşük gelirli insanlar için daha fazla durumdadır. Daha iyi iş olanakları ile geçim kaynakları sağlamak için yeşil büyümeye geçiş yüksek öneme sahiptir. Dolayısıyla, mevcut ekonomik sistemin kaynak kullanımında sadece sürdürülemez ve verimsiz olmadığı, maliyet ve fayda dağıtımında da adaletsiz olduğu düşüncesi oluşmaktadır. Bu, yeni uygulamaların başlatılması kadar kötü bir uygulamanın da durdurulması meselesidir. Dahası; ekonomik, çevresel, sosyal politika ve kurumları daha uyumlu bir şekilde birbirine entegre etmek ve sistemik düzenlemeler yapılmasını gerektirecektir”.

“KRİTİK ÖNEME SAHİP”

Bu nedenle, ulusal yeşil büyüme politikası çerçevelerinin oluşturulmasının  kritik öneme sahip bir uygulama olacağını belirten Taçoy, “Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü şu anda gelişmekte olan ülkelerin bu konuda nasıl uygulamalar yaptığını incelemek ve gelişmekte olan ülkelerin yeşil büyümeye geçişi sağlamak için kullanabilecekleri pratik bir politika çerçevesinin unsurlarını tartışmak için ‘Yeşil Büyüme ve Gelişmekte Olan Ülkeler Raporlarını’ hazırlamaktadır. Doğal kaynak donanımlarındaki farklılıkları, sosyo-ekonomik gelişme düzeylerini, ekonomik büyüme kaynaklarını ve kurumsal kapasiteyi dikkate alarak yeşil büyüme çerçevesinin bir parçası olarak politika araçlarını araştırıyoruz. Böyle bir çerçeve sadece çevre politikalarını değil, aynı zamanda çok çeşitli ekonomik ve sosyal politikaları da içermektedir. Verimsiz ve maliyetli teknoloji ile altyapıda sorunları önlemek için gerekli olan önemli uzun vadeli yatırım ve inovasyon yöntemleri Bakanlığımız tarafından önemle incelenmektedir. Sürdürülebilir ve adil sonuçlar elde etmek için bu tür yatırımlar ve politikalar için uygun yönetim düzenlemeleri yapılmalı ve bunu kolaylaştırmak için kapasite geliştirmeye ihtiyaç duyulmaktadır” diye konuştu.

VİZYON 2035 ÇALIŞMASI…

Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın  koordine etmekte olduğu Vizyon 2035 çalışmasının, ekonomik büyüme odaklı bir kalkınma projesi olduğunu dile getiren Taçoy, şöyle konuştu:

“Çalışma kapsamındaki temel amaç ekonomik ve sosyal durumumuzu tanımlayarak, somut ve ölçülebilir kalkınma hedefleri oluşturmaktır. Projenin sürdürülebilir ve sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için sekiz tematik konu belirlenmiştir; makro vizyon, kamu sektörü, özel sektör, tarım, enerji, yerel kalkınma, yükseköğrenim ve sosyal refah. İlgili çalışmalar kapsamında ortak bir yaklaşımın makro düzeyde belirlenmesi için 10 Ekim 2019, Perşembe günü, Meclis’te temsil edilen siyasi partiler, ekonomik örgütler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenler başta olmak üzere ilgili tüm kamu dışı paydaşların yer alacağı yapılandırılmış bir danışma toplantısı düzenlenecektir. Avrupa Komisyonu’nun desteklediği ‘Büyüme ve Sürdürülebilir Kalkınma Programı’ kapsamında ülkemizde çalışmalarda bulunan Dünya Bankası uzmanları, talebimiz üzerine istişare toplantısında yer alacak olup, konuların değerlendirilmesine, uluslararası deneyimler ve iyi uygulama örnekleri ışığında katkı sağlayacaklardır”.

Vizyon 2035 çerçevesinde ele alacakları enerji projesi kapsamında, enterkonnekte sisteminin kurulmasının  güneş enerjisi kullanımını daha da artıracağını belirten Taçoy.

“ Bugün itibarı ile verilen izinler 107 Mw’ı bulmuş ve 37 Mw kurulu güç bulunmaktadır (1 megavat enerji 10 araba motorunun ürettiği enerjiye eşdeğerdir). Her Kwsaat’in 285 gram akaryakıt tasarrufu sağlandığı düşünüldüğünde gün içerisinde 37Mw kurulu güç ile Kwsaat başına 10,545,000 gram (1 Mwsaat başına 10.5 ton yakıt tasarrufu) tasarruf sağlanacaktır. Bu şekilde bir uygulama, direk maliyeti etkilemesinin yanında karbon dioksit emisyon hacmini de düşürmektedir ki bu da görünmez maliyetleri düşürme yöntemlerinden bir tanesi olarak değerlendirilebilecektir. Bu şekilde, daha sağlıklı ve daha yeşil bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin oluşmasına olanak sağlanacaktır. Bununla da kalmayarak, 2020 yılında projelendirme aşamasından geçeceğimiz ülkede güneş enerjisi ve/veya elektrikle çalışacak araç kullanımı artırılması projesi ile 2023 yılına kadar 10,000 araca ulaşılabilmesi için gerekli teşvik ve destekler oluşturulacaktır. “En iyi teknoloji çevreyi en az kirletendir sloganı” ile oluşturacağımız farklı projelerden kaynaklanacak akaryakıt tasarrufları, daha sağlıklı ve yeşil bir ülkeye kavuşmamıza olanak sağlayacaktır” dedi.

SONDAJ ÇALIŞMALARI

Yavuz Sondaj gemisinin, Karpaz açıklarında sondaj çalışmaları yaptığını, ardından ikmal ve yeni çalışmalar için hazırlık için Mersin’e demirlediğini hatırlatan Taçoy, şunları kaydetti:

“Rumlar bunu ‘Türkiye geri adım attı’ olarak algıladı.Rum Yönetimi, Eni ve Total ile de 7’inci parsel için tüm uyarılara rağmen sondaj anlaşması imzaladı. O dönem Ankara’da yapılan bir toplantıda, ‘Rumları uyarmış ve işbirliği’ çağrısı yapmıştım. Türk Dışişleri de, Rumların gerginlik adımı üzerine ‘gerekenler yapılacak’ yönünde bir açıklama yapmıştı.Gereken adımlar, Türkiye ve KKTC ile birlikte atılmaya başlandı.Yavuz gemimiz, Rumların anlaşma imzaladığı ve bizlerin de muhasır egemenlik bölgesi ile çakışan 7’inci parsele geldi.Yavuz, çalışmalarını bizler için gerektiği yere kadar yapacaktır.

“ADADA GERGİNLİKTEN YANA DEĞİLİZ”

Ada’da huzur ve barış istiyorsak, Kıbrıslı Türklerin haklarını görmezden gelen bir anlayışla olamayacağını bilmemiz gerekir.Bizler net ifade etmeliyim ki; gerginlikten yana değiliz.Bizlerin tek istediği Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarıdır.Rumlar, gerginlik yaratan adımlarından artık vazgeçmeli demiyorum, çoktan vazgeçmeliydi.Rumlar,  uzlaşı yönünde atım atacağına dün akşam Yavuz gemisine yönelik uluslararası tutuklama emri tehdidi yaptı.”

RUM YÖNETİMİNE ÇAĞRI

Rum Yönetimine bir çağrıda bulunan Bakan Taçoy, “Bu doğru siyaset değildir. Kaybettirir. Kaybedeceksiniz” dedi ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın  doğalgaz önerisini yeniden değerlendirmelerini istedi.

Taçoy “’Biz yaparız’ mantığı ile devam ederlerse, biz de yaparız deriz ki, bu yönde adımlarımızı atıyoruz. Atacağız da.Noktayı şöyle koyayım; Doğu Akdeniz’de Mavi Vatan’da doğalgaz varsa, bulacağız” dedi.

Paylaş