Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “Kıbrıs Türk halkı, haklı davasında çok önemli bir pozisyon yakalamıştır”

20
Acil Durum Hastanesi Ersin Tatar
reklam alani

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan eşit statüde iki devletin içinde olabileceği bir anlaşma modeline onay verebiliriz. Bizim halkımızın da beklentileri bu biçimde şekillenmeye başlamıştır” diyerek, Kıbrıs Türk halkının, haklı davasında önemli bir pozisyon yakaladığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Çok Kutuplu Dünyada, Yeni Dönem KKTC Politikası ve Kıbrıs Davası”’ konusu ile Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) ve Maltepe Üniversitesi ortak yayına katıldı.

GAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ulvi Keser ve Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen ortak yayında, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar “Çok Kutuplu Dünyada Yeni Dönem KKTC Politikası ve Kıbrıs Davası” konusu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren GAÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ulvi Keser; “KKTC konusunda 2021 yılında karşılaştığımız pek çok sorunun aşılmasında KKTC Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar’ın en iyi tecrübeleri muhakkak ki faydalı olacaktır. Bu toplantı aracılığıyla bize destekleri için ve kamuoyuna görüşlerini paylaştığı için çok teşekkür ediyorum” dedi.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şahin Karasar; “Büyük bir aşkla bağlı olduğum ve Gazimağusa’da üç yıl boyunca görev yaptığım eğitim sektörü ve sağlık turizmi, ada için cazibe merkezi olma yolunda önemli fırsat yakaladı. Bu fırsatlar KKTC’nin siyasette tanınmasının doğrudan uçuşlarında başlaması akabinde de inanıyorum ki hem sağlık turizmi hem eğitim sektörü adada çok fazla katma değer yaratacak” ifadelerini kullandı.

“EĞİTİM VE TURİZM ALANINDA KKTC UYGULANAN PEK ÇOK AMBARGOYU DA KIRMIŞ DURUMDA”

Keser, “1967’den beri devam eden bir müzakere süreci var. Bir Annan Planı ve referandum süreci yaşadık. O dönem içerisinde özellikle AB’nin Kıbrıslı Rumlara yönelik tek yanlı AB’ye alma sözü, Kıbrıslı Türkleri hukukun dışında ve AB dışında tutarak ikinci görmeleri ardından hızlı bir süreç yaşandı. Ancak kapalı kapılar ardında da olsa pek çok tavize rağmen Rumların uzlaşmaz bir politika yaptığını görüyoruz. Biz sağlıktan turizme, eğitime bir silikon vadi yaratılmaya kadar KKTC’nin son derece elverişli olduğunu biliyoruz. Özellikle eğitim ve turizm alanında KKTC uygulanan pek çok ambargoyuda kırmış durumda” dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Netice itibariyle halkımızdan aldığımız onayla; seçim kampanyamızda ve Başbakanlık dönemimde yaptığım konuşmalarda, Dr. Fazıl Küçük, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan emanet aldığımız ve sürdürmekte olduğumuz davamızın, KKTC ve KKTC halkı için selamete ulaşması konusunda egemen eşitlik temelinde çözümler veya anlaşmalar modelinin ancak Kıbrıs Türkü’nün geleceği bakımından bizleri en iyi yola götüreceğini biliyoruz” diye konuştu.

“FEDERAL ANLAŞMALAR, GÖRÜŞMELER VE MÜZAKERELER, TUZAKLARLA VE TEHLİKELERLE DOLU SÜREÇLERDİ”

Tatar, konuşmasına şöyle devam etti:

“Annan Planı’nda Kıbrıs Türkleri iyi niyet göstermek adına “evet” dedi, Rum halkı “hayır” dedi ve “hayır” diyeni mükâfatlandırdılar, AB’ye aldılar, bizde dışarıda kaldık. O günden bugüne KKTC’ye olan ambargolarda da hiçbir yumuşatma olmadı.

İşin özünde Rumlar, Kıbrıs’ın yönetimini KKTC halkıyla paylaşmak istememişlerdir. Kendilerini üstün görmekte ve özellikle AB’yi de arkalarına alarak bu şekilde bir siyaset sürdürmektedirler. Fakat şuanda Kıbrıs eski Kıbrıs değil, Doğu Akdeniz eski Doğu Akdeniz değil. Burada ki enerji kaynakları, ekonomik münhasır bölge ve Doğu Akdeniz’de yaşananlarla artık o ezber bozulmuştur. Maraş açılımı ile ezber bir kez daha bozulmuştur.”

“KIBRIS TÜRK HALKI HAKLI DAVASINDA ÇOK ÖNEMLİ BİR POZİSYON YAKALAMIŞTIR”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizim seslendirmeye başladığımız egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan eşit statüde iki devletin içinde olabileceği bir anlaşma modeline ancak biz onay verebiliriz. Bizim halkımızında beklentileri bu biçimde şekillenmeye başlamıştır” dedi ve şöyle ekledi:

“Artık vatandaşlarımız yaşadıkları ve gördükleriyle Rum tarafının tutumunu tecrübe ettikten 46 yıl sonra KKTC’nin kökleştiğini gördük. Kurumsal yapısı, buradaki yatırımlarıyla Türkiye Cumhuriyeti ile gelişen ilişkileriyle bağlarımıza ve ortak paydalarımıza artık egemen eşitlik temelinde bir devlet ve ona görede bir gelecek olacak. Biz Türkiye ile sürekli olarak savunma, ekonomik, siyasi, kültürel her türlü anlaşmalar yapmak suretiyle aramızda ki bağların güçlenmesi ve burada ki ekonomik hayatın daha da gelişebilmesi için çeşitli çalışmalar içerisindeyiz. AB’ye girmek bunları engellerse o zaman Kıbrıs Türkleri gerçekten çok daha farklı tehlikelerle karşı karşıya kalabilir.

Rauf Denktaş ‘egemenlik’ derdi, Dr.Fazıl Küçük ‘Türkiye’ derdi. Bizde o siyasetin bir bakıma şuanda devamıyız. O anlayışı o siyaseti devam ettirmekteyiz. Ne mutlu bizde ki artık 2021 yılında Türkiye Cumhuriyeti ile yüzde yüz uyum içerisindeyiz. Türkiye’nin dış politikasıyla, Türkiye’nin liderliğiyle, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu kararlılıkla uyum içerisinde, kendi politikamızı kendi siyasetimizi ve geleceğe yönelik beklentilerimizi dünyaya beraber haykırabiliyoruz.”

“KKTC’NİN ARKASINDA SADECE TÜRKİYE CUMHURİYETİ VARDIR”

Tatar, “Devletimiz artık kökleşmiş bir devlettir. Bu devletin arkasında 85 Milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti ve onun beraberinde ki Türki Cumhuriyetleri, Avrupa’da ve diğer kıtalarda yaşayan Türk halkı vardır. Milyonlarca insanın desteği ve duası ile konumumuzu koruyabiliyoruz” dedi.

BM ile görüşmeler devam ederse KKTC’nin tanınması ve tanıtılması anlamında radikal kararların alınabileceğini ifade eden Tatar; “BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Sn. Lute’nin ziyaretinden sonra mesajlarımızın alındığımı anladım. Bizim amacımız anlaşma olabilmesini sağlamak, buna katkı sağlayabilmek. Şubat sonu Mart başı gibi beşli konferansa hazırlıklarımız devam ediyor. Bu konferansta Türkiye’nin de desteği ile bizlere bu iki devletliliği anlatabilmemiz için bir fırsat verilecektir. Devletin devamlılığı, devlete olan inanç ve bu devletin kendi insanlarına hem gelecek hem de umut vaadebilmesi , zeminin güçlü olması yatırım ikliminin sürdürülebilir olması KKTC’nin geleceğe olan inancının dahada pekişmesi ile tüm sektörlere karşı yatırımların adada ki turizmin, ekonominin artması ile avantajlarımız artacak ve gelişip güçleneceğiz” ifadelerini kullandı.

Paylaş