“BU SAYIDA BİR ASKERİN ÇÖZÜMDEN SONRA ORADA KALMASINA GEREK YOK”

    14

    Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, CNN Türk’te yayınlanan 5N1K programına katılarak Kıbrıs gündemine ve müzakere sürecine ilişkin soruları yanıtladı.

    reklam alani

     

    Cenevre’de yürütülen müzakerelerle ilgili bilgi veren Akıncı, toplantının ilk üç günü Kıbrıs’ın iki tarafı olarak ikili şekilde toplandıklarını, 12 Ocak’ta da Kıbrıs’ın iki tarafı ve üç garantör ülkenin bir araya geldiğini hatırlattı.

    Süreçle ilgili Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ayrıca katılacağı, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi de iştirak edeceği şeklinde çok spekülasyon yapıldığını ancak bunların olmadığını ve olamayacağını dikkate getiren Akıncı, bir tek AB’nin gözlemci üye olarak katılmasını onayladıklarını ifade etti.

    YUNANİSTAN’IN TUTUMU… O DUYURUYU YAPMAYA HAKLARI YOKTU…

    Cenevre’de Yunanistan’ın müzakereleri erteleme talebini de anlatan Akıncı, Yunanistan’ın 10 gün süre istediğini ifade ederek şöyle konuştu:

    “Aslında olay öyle gelişti ki olay, konferans onun kararını vermeden Yunanistan Dışişleri Bakanı ‘konferans 23 Ocak’a ertelendi’ gibisinden duyurdu da… Böyle bir şeyi tek başına yapma hakkı da yoktu. Bu konferansta epey sıkıntı yarattı. Günü saati belli değil, o anlamda başlamak için spesifik bir tarih belli değil. Tarafların mutabık kalacakları, çok da uzak olmayan bir tarihte toplanılması gerekir denildi”.

    “BU HARİTALAR NEREDEN ÇIKIYOR BİLMİYORUM”

    Cenevre’de Kıbrıs Türk tarafının yüde 29 + çerçevesinde bir harita sunduğunu hatırlatan Akıncı, şöyle konuştu:

    “Bunu biz Kıbrıs Rum tarafına sunmadık, onlar gördü, biz de onlarınkini gördük, BM kasaya kilitledi orada duruyor. Kıbrıs Rum lideri bizim bu haritamızı reddetti. Aslında biz de onların haritasını reddettik. Çünkü bir tek Kıbrıslı Türk lider hatta vatandaş dahi o haritayı benimsemek durumunda değil. Kabulü mümkün değil. BM’nin kasasına kaldırılmış olan haritayla ilgili ayrıntı vermem doğru olmaz. Müzakerelerin mahremiyeti gereği meclis kürsülerinde veya orada burada gösterilen haritalarla alakası yoktur. Bu haritalar nereden çıkıyor bilmiyorum. Yüzde 25’lere inen bir toprak söz konusu oluyor. Böyle bir şey yok ve olamaz. da. Bizim haritamız yüzde 29.2”.

    Haritadaki oranın yıllar öncesinde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da müteaddit defalar BM Genel Sekreteri’nin kendisinden talebi olan ‘yüzde 30 psikolojik eşiktir, bunu aşmamıza yardımcı olun’ söylemleri üzerine ortaya konan ‘yüzde 29 +’ olduğunu belirten Akıncı, bu oranın o dönem itibariyle kayıtlara geçirilmiş olduğuna dikkat çekti.

    “Bu oran da KKTC Meclisi’ndeki tüm partilerce onaylanmışıtr. Çok spekülasyonlar yapıldı. İşin gerçeği budur” diyen Akıncı, haritanın geçerli olabilmesi için diğer tüm konularda uzlaşmış olunması gerektiğini, bu çerçevede de Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine, dönüşümlü başkanlığa ve Kıbrıslı Türklerin güvenlik endişelerini karşılayarak, Türkiye’nin etkin güvencesinin 2017’ye uyarlanmış bir şekilde devamını içlerine sindirmelerinin zorunluluğuna vurgu yaptı.

    “BU SAYIDA BİR ASKERİN ÇÖZÜMDEN SONRA ORADA KALMASINA GEREK YOK”

    Akıncı, olası bir çözüm durumunda adadaki asker sayısıyla ilgili ise şunları söyledi:

    “Yaklaşık 25-40 bin civarında bir askerden bahsediyoruz. Zaman içinde bu sayının aşağıya indiği de mümkün. Bu sayıda bir askerin orada kalmasına çözümden sonra gerek yok. Makul sayıda askerde uzlaşacağız. Daha düşük seviyede teknik çalışmalar bunu içindir. Ortada garanti ve ittifak anlaşması var. Askerin orada olması ittifak anlaşmasına bağlıdır. Bu anlaşma uyarınca da Kıbrıs’ın dışa karşı savunulması söz konusudur. Kıbrıslı Türklerin güvenliği bir yana, Türkiye-Yunanistan-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin; üçünün bir araya gelerek dışa karşı bir güvenlik oluşturması, bir savunma oluşturması amacıyla kurulan bir ittifaktır bu. Adı değişebilir, içeriğin aynı kalmasında fayda var. Türk askerinin makul sayıda orada kalmasının Kıbrıs’a yardımcı olacağına inanıyoruz. Bir de garanti anlaşması var. Bir tarafa güvenlik sağlarken diğer tarafa tehdit algısı yaşatmamalıdır. Bizim ve Türkiye açısından bu önemlidir. Biz öyle bir garanti-güvenlik sistemi istemiyoruz ki adada bir taraf kendini güvende hissederken diğer taraf tedirgin olsun. 60’taki yapıyı 2017’ye 21. yüzyıl koşullarına nasıl uyarlarız, bunu konuşalım. Biz de Türkiye de buna hazırız. Burada sıkıntı Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan’ın sıfır asker sıfır garanti söylemidir”.

    “9-10 MİLYAR EURO’LUK TAZMİNAT RAKAMI TELAFUZ EDİLİYOR”

    Çözüm olduğu takdirde mal-mülk sorunu ve tazminine ilişkin olarak Kıbrıslı Türk ve Rumların eşit sayıda yer alacağı ve gerekirse yabancı uzmanların da katılımıyla oluşacak bir komisyon kurulacağı bilgisini veren Akıncı, “Büyük oranda bu işin tazminatlarla çözümlenmesi gerektiğini söylüyoruz. 42-43’üncü yıla girdik, Kıbrıslı Rumların da göç eden insanlarının belli bir yaş kuşağındakiler zaten bu dünyadan göçtüler, hayatta olanlar ve onların evlatları Güney’de yeni bir yaşam kurdular, onların da herşeylerini bırakıp Kuzey’e dönmelerini beklemek gerçekçi değil. Ancak herkes haklı olarak mülkünün karşılığını istiyor. Kıbrısıl Türk de Rum da ister. Bunu da yadsıyamayız. Makul ölçülerde tazminatlar söz konusu olacak. IMF ve Dünya Bankası’nın yaptığı çalışmalar var. BM’ye yetki verdik, IMF ve Dünya Bankası uzmanlarını Kıbrıs’a davet ettiler. Tazminatların boyutlarıyla ilgili araştırma yaptılar. Azamisi 9-10 milyar Euro şeklinde bir rakam telafuz ediliyor. Net değil, bunlar ham rakamlar” dedi.

    “TÜRK KAMUOYU MÜSTERİH OLSUN… ADA BİR YERE GİTMİYOR”

    Türkiye kamuoyunda ‘Kıbrıs satılıyor, veriliyor’ şeklindeki söylemleri de yanıtlayan Akıncı, şöyle konuştu:

    “Ada bir yere gitmiyor. Biz onlardan daha çok toprak aldık ancak onların 63’teki aldığı eşitlik hakkımız da hâlâ gasp edilmiş durumda. Kıbrıslı Rumlardan aldığımız topraklardan bir miktarını iade etmemiz lazım. Hepsini değil. Bu tâ eskiden beri bilinen, konuşulan ve mutlaka bir çözümde olması gereken bir şey. Bunun üzerine hamaset, iç politika yapılmaz. Şu anda işbaşında olanları nasıl vurabiliriz, darbe indirebiliriz anlayışıyla bu konuların üzerine gidilmemesi lazım. Bu ya bir gerginlik ya da işbirliği alanı olacak. Biz çözümle birlikte bir işbirliği alanı olmasını istiyoruz. İsrail ve Kıbrıs gazını birleştirerek, Türkiye’yi güneyden de bir enerji koridoru haline getirecek. Adaya gelen bir su var. Biz Kıbrıslı Türkler kullanıyoruz. Türkiye’nin suyu, Güney’e de verilirse bir barış suyu olacak. Kıbrıslı Rum işadamları dostluğun getireceği nimetlerle karşılaşacak. Türkiye gibi bir coğrafyaya, tarihe; Kıbrıs tarafının ilanihaye düşmanlık gütmesinin yanlışlığını onlar da anladı. Sürüncemede kalmasından Türkiye’nin kazanacağı hiçbir şey yok. Hem Kıbrıslı Türkler hem Türkiye Cumhuriyeti hem de bölge olarak kazanabileceğimiz çok şeyler var”.

    “Kazan-kazan formülünün Kıbrıs’ta gerçekleşebileceğini belirten Akıncı, “Olayları biraz daha gerçekçi, akıl süzgecinden geçirip değerlendirirsek Kıbrıs’ta kaybedecek değil, kazanacak çok şey olduğunu görürüz. ‘Kıbrıs’ı satıyorlar, veriyorlar’ diye bir şey yok. Kıbrıs’ta makul olan yapılmaya çalışılıyor. Kaybeden değil, tüm tarafların kazançlı çıkacağı bir formü bulunabilir. Türk kamuoyu müsterih olsun. Türkiye’nin zararına hiçbir şey yapılmıyor” dedi.

    Paylaş