Binbaşı Nihat İlhan’ın vafatının 1. yıldönümü.

699
reklam alani

24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal bölgesinde o dönemde binbaşı rütbesinde olan Nihat İlhan’ın üç evladı ve eşi Rum çeteciler tarafından şehit edilmişti. Banyo katliamı olarak bilinen olayda ailesini kaybeden emekli Tuğgeneral İlhan, geçtiğimiz yıl 24 Kasım 2016’da tedavi gördüğü Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti. İlhan’ın Elazığ’da toprağa verilerek son yolculuğuna uğurlanmıştı.

Binbaşı Nihat İlhan’ın ölümünün 1. yıldönümü.

BİR DÖNEME DAMGA VURAN KATLİAM

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden Tuğgeneral rütbesiyle emekli olan Nihat İlhan, 1963 yılında o dönem adı Kıbrıs Türk Alayı olan Kıbrıs’taki 650 kişilik Türk gücünün doktoruydu. Kıbrıs tarihine Kanlı Noel diye geçen Rumların silahlı saldırılara başladığı 20 Aralık 1963’teki, Türk Alayı’nda görevi başındaydı. 24 Aralık gecesi Rumlar, Lefkoşa’nın Kumsal semtinde Binbaşı Nihat İlhan’ın evine baskın düzenledi. Rum saldırganlar, Nihat İlhan’ın 3 küçük oğlu, Kutsi, Murat, Hakan ve eşi Mürüvvet’i saklandıkları banyoda küvetin içinde kurşun yağmuruna tutarak katletti.

Kanlı noel fotoğrafı o dönem Kıbrıs Türklerinin simgesi olmuştu.

“YARALI TÜRKLERE BAKIYORDUM”

Yıllar sonra Nihat İlhan o acı geceyi de şöyle anlattı:

“Türkiye’de askeri tıp akademisinden mezun olduktan sonra bir helikopter ile Kıbrıs Türk Alayı’na baştabib olarak geldim. O dönemde Türk alayı ile Rum alayı birbirlerinden yüz metre mesafedeydi. Birçok yaralı geliyordu. Eşimi, küçük iki çocuğum ile 3 aylık oğlumu Lefkoşa’nın Kumsal adı verilen bölgesinde kiraladığımız bir eve yerleştirmiştim.

Ailemin katledildiği 24 Aralık 1963 tarihinde askeri hastaneye yaralı Türkler gelmiş onlarla ilgileniyordum. Katliam olduğu zaman birkaç gündür eve uğramamış ve ailemden haber alamamıştım. Evimizin yakınında kalan bir Türk çoban geldi ve alay komutanının da bulunduğu bir ortamda Rumların Türk subaylarının ailelerine saldırdığını söyledi. Ne olduğunu anlamadık. Hemen eve gitmek istedim ama alay komutanı izin vermedi. Alay komutanı benden o gün yaşayacaklarımla ilgili asker sözü vererek soğukkanlı olmamı istedi. Ben hala ailemin katledildiğini fark etmiyordum. Zırhlı bir araçla Türkiye elçiliğine gittik. Subay eşleri ve elçilik görevlileri doluydu. Kadınlar ağlıyorlardı.

Hâlâ ailemin öldürüldüğünü anlamadım. Üzerim çok kirliydi ’sıcak suyla banyo yapabileceğim bir yer var mı’ diye sordum. Banyo yaptım. Ardından Türkiye büyükelçisi beni çağırdı. Bana ’başın sağolsun, eşin ve çocuklarını Rumlar katletmiş’ dedi. Katliamın üzerinden 3 gün geçmiş ve benim haberim yeni oluyordu. Ne yapacağımı şaşırdım. İlk sözüm ’Vatan sağolsun’ oldu.

Telefon bağlantısı kuruldu ve daha sonra Cumhurbaşkanı olan o dönemin Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay beni aradı. Kumsal katliamında ailemin katledilmesinin yanı sıra 35 kişi de yaralanmıştı. Katliam, “Kanlı Noel” diye tarihe geçti. Cevdet Sunay önce “Geçmiş olsun” dedi ardından “Biliyorsun Türkiye’de 6-7 Eylül olayları yaşandı. Bir çok Rum ve yabancının evleri yağmalandı, bu olaylar durdurulamadı. Şimdi sen doğrudan Ankara’ya gelirsen, burada halk ayaklanmış durumda. Kara Eylül’ün bir benzeri yaşanabilir’ dedi. Bu nedenle Ankara’ya gelmememi istedi.

Eşimi kalbime gömdüm. O günlerde Türkiye ile telefon haberleşmesi kesikti. Ailemin cenazelerini Erzincan’da doğduğum yerde toprağa vermek istedim. Büyükelçi bana Türkiye ile telefon bağlantısı olmadığını söyledi. Dolayısıyla uçak gelemiyordu. Haber veremiyorduk. Sonunda Türkiye’den iki uçak geldi ve yaralılar ile cenazeleri aldı. Ardından cenazeleri Erzincan’a götürdük. Çocuklarım hala kanlar içindeydi. Ellerimle yıkadım. Aile kabristanına çocuklarımı ve eşimi gömdüm.”

Paylaş