Akıncı, Din İşleri Dairesi Değişiklik Yasasını Meclise iade etti.

106
reklam alani

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi’nde oyçokluğuyla kabul edilerek onayına gönderilen Din İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasası’nı, hukuki ve toplumsal beklentileri daha iyi karşılayabilmesine fırsat sağlamak amacıyla, yeniden çalışılmak üzere Anayasanın 94’üncü maddesinin verdiği yetkiyle Cumhuriyet Meclisi’ne iade etti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Akıncı, 4 sayfalık iade yazısında, KKTC’yi “demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir cumhuriyet” olarak tanımlayan Anayasa’nın, her çağdaş devletin hem yurttaşlarının inanç ve ibadet özgürlüğünü temin edecek koşulları yaratma hem de laiklik ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalınması dengesini içerdiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın 23’üncü maddesinin önce, “herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip oluğunu; kimsenin yasalara uygun ibadetten alıkonulamayacağını ya da ibadete zorlanamayacağını” düzenlediğini, ardından “kimsenin devletin sosyal, ekonomik, siyasal veya temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandıramayacağını” teminat altına aldığını belirtti.

Din ve vicdan özgürlüğü ile laiklik konusunun öneminin, devletin bu alanla doğrudan bağlantılı kurumlarının yapısına ve işlevlerine ilişkin özel bir duyarlılık gerektirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, bu çerçevede KKTC Din İşleri Dairesi’ne yönelik düzenlemelerin “hiç kuşkusuz son derece önemli olduğunun” altını çizdi.

Cumhuriyet Meclisi’nin oyçokluğuyla kabul edilen söz konusu değişiklik yasasının, toplumun dikkatle takip ettiği ve değişik yönleriyle tartıştığı bir yasa olduğunu anımsatan Akıncı, onayına gönderilen yasanın hukuki ve toplumsal beklentileri daha iyi karşılayabilmesine fırsat sağlamak amacıyla bazı hususları ayrıntılı olarak Cumhuriyet Meclisi’nin bilgisine getirdi.

“BAŞSAVCI YASANIN İADE EDİLMESİNİ ÖNERDİ”

Anayasanın “Devletin, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Bakanlar Kurulu’nun, bakanların ve diğer devlet organlarının hukuk danışmanı” olarak tanımladığı Başsavcı’nın, yapılan bazı teknik yanlışlıklara işaret ederek söz konusu yasayı bir daha görüşülmek üzere Cumhuriyet Meclisi’ne iade etmesini resmi olarak önerdiğini açıklayan Akıncı, iade yazısında Başsavcının yasa tekniği açısından tespit ettiği yanlışları belirterek konuya ilişkin değerlendirmelerine yer verdi.

Akıncı, yasanın hiçbir karışıklığa yol açmayacak şekilde Başsavcı tarafından saptanan ve kendisine resmi olarak bildirilen teknik yanlışlıklardan arındırılması gerektiğini belirtti.

Başsavcı, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yasanın geri gönderilmesinin uygun olacağı yönündeki raporunda şu ifadelere yer vermişti:

“Din İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) (Değişiklik) Yasası ile Esas Yasanın 84’üncü maddesinin (2)’nci fıkrası altı satırdan müteşekkil olmasına rağmen yedi ve sekizinci satırlarda değişiklik yapıldığı belirtilmekte ve yine 88’inci maddesinin üçüncü ve dördüncü satırlarında değişiklik yapıldığı belirtilmesine rağmen yapılmak istenen değişikliğe konu ibarenin ikinci satırda yer aldığı görülmektedir. Yapılmak istenen değişiklikler hizmet sınıflarına yönelik olup teknik olarak yapılan bu hataların düzeltilmesi ve ileride hukuki sıkıntı yaratmasına sebebiyet verilmemesi kanaatindeyim. Bu nedenle Din İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Değişiklik Yasası’nın yapılan hataların düzeltilmesi amacıyla Anayasanın 94(1) maddesi uyarınca, bir daha görüşülmek üzere Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Cumhuriyet Meclisi’ne geri gönderilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim.”

“DEVLETİN TÜM BİRİMLERİNDE HAYATA GEÇİRİLEN UYGULAMANIN TAM TERSİNİN YAPILMASI DOĞRU DEĞİL”

Yasayı yeniden çalışılmak üzere Cumhuriyet Meclisi’ne iade yazısında Akıncı, Başsavcının değerlendirmesine katıldığını ve Değişiklik Yasasının 10’uncu maddesi ile esas yasanın 12’nci madde 3’üncü fıkrasından sonra yeni  eklenen 4’üncü maddenin de yeniden ele alınması gerektiğini düşündüğünü ifade etti.

Söz konusu madde ile yurt içi veya yurt dışından daireye yapılan nakdi bağışların Din İşleri Bütçesine gelir olarak kaydedilmesi düzenleniyor.

2017 yılında 60/1994 sayılı Eski Eserler Yasası’nın 20’nci maddesinde yapılan değişiklikle gelirlerin daireye ait fonda toplanmasının kaldırıldığını ve Eski Eserlere ilişkin gelirlerin, devlet genel bütçesine aktarılmasının tercih edildiğini hatırlatan  Akıncı, şöyle dedi:

“Yeni bir yasada devletin diğer tüm birimlerinde hayata geçirilen bir uygulamanın tam tersinin yapılması hem uygun olmayacaktır hem de çeşitli spekülasyonlara yol açabilecektir. Ülkede uygulama bütünlüğü sağlanarak Din İşleri Dairesine yapılacak bağışların da devlet genel bütçesinde toplanmasının ve oradan Din İşleri Dairesine yönlendirilmesinin uygun olacağını değerlendiriyorum.”

“TÜM İNANÇ SAHİPLERİ DİKKATE ALINMALI”

Yasanın genelinde Sünni İslam inancını temel alan bir yaklaşım olduğunu dile getiren Akıncı, Din İşleri Dairesi’nin, ülkedeki büyük çoğunluğun mensup olduğu bir inanca yönelik olarak organize olmasının elbette anlaşılabileceğini, fakat bu durumun diğer inanç sahiplerinin hiç dikkate alınmayacakları anlamına gelmediğini vurguladı.

Cumhuriyet Meclisi’ne, KKTC Anayasası’nın devletin din ve inanç bakımından eşit derecede özgürlükçü olmasını düzenlediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Ayrıca evrensel hukuk da dinler arasında eşit yaklaşıma özen göstermektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 26 Nisan 2016’da açıkladığı İzzetin Doğan Kararı’nın bu açıdan yakın ve önemli bir örnek olduğunu belirterek, “Ombudsman Emine Dizdarlı’nın, Pir Sultan Abdal Derneği’nin başvurusu üzerine ürettiği 8 Mayıs 2017 tarihli raporda da bütün dinlere ve inanma biçimlerine eşit mesafeden bakılmasının önemine işaret edilmektedir” dedi.

Değişiklik Yasasında tek yönlü düzenlemelerin yoğun olduğunun, diğer din ve inanç kümeleriyle ilgili düzenlemelere yer verilmediğinin görüldüğünü belirten Akıncı, şunları kaydetti:

“Yasanın diğer din ve inanç gruplarına ilişkin herhangi bir ihtisas, kadro ve açılım öngörmemesine karşın Din İşleri Dairesi’nin bunlara ilişkin bir ‘izin’ mercii olarak konumlandırılması ayrıca dikkat çekmektedir.  Değişiklik yasasının, mevcut yasanın 13’üncü maddesini değiştiren 11’inci maddesinde ‘Dairenin yazılı izni olmaksızın hiçbir kişinin, hiçbir cami veya mabette öğütmenlik (vaizlik) yapamayacağı’ belirtilmekte ve bu iznin ‘dairenin uygun göreceği koşullara bağlı olmak üzere verileceği’ ifade edilmektedir. Aynı madde mabedi ‘dini gereklerin yerine getirildiği ibadethane’ olarak tanımlamaktadır. Genel olarak Anayasanın teminat altına aldığı ibadet özgürlüğünün, hiçbir nesnel ölçüte değil de ‘dairenin uygun gördüğü koşullara bağlı’ bir izin sürecine tabi kılınması yanında, özel olarak yasanın haklarında açılım getirmediği din ve inanç gruplarını da izne bağlaması tartışmaları beraberinde getirecektir”

Paylaş