BM Güvenlik Konseyinin çağrısıyla, Kıbrıs’ta yeni bir döneme girildi.

33
reklam alani

Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Türk tarafı ile doğrudan iletişim kurmaktan ve işbirliğine dayalı bir ilişki tesis etmekten kaçınan Güney Kıbrıs Rum yönetimini, adanın ve bölgenin geleceği için tutumundan vazgeçerek, BM Güvenlik Konseyinin bu yöndeki çağrısına uymaya çağırdı.

Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Türk tarafı olarak işbirliği mekanizmasının bir an önce kurulmasına yönelik Birleşmiş Milletler nezdinde girişimler başlatacağını da açıkladı.

Dışişleri Bakanlığı, BM Güvenlik Konseyi’nin bugün aldığı kararda; “adadaki iki taraf arasında doğrudan iletişim kurulması ve işbirliği yapılmasına yönelik bir mekanizma oluşturulmasının” net bir şekilde yer aldığına işaret ederek, “Bu durum, Kıbrıs adasında yeni bir döneme girildiğinin en bariz göstergesidir” dedi.

Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında doğrudan iletişim ve işbirliği mekanizması oluşturulmasını; “iki halk arasında mevcut güvensizliğin giderilmesi ve taraflar arasında karşılıklı bağımlılık yaratılarak, müzakere yoluyla ortak vizyona dayalı bir çözüme yardımcı olacak önemli bir unsur” olarak değerlendirdiğini vurgularken, “Bu yeni unsur, bölgemizin istikrar ve güvenliği açısından da önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklamasında, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadaki görev süresini 31 Temmuz 2019 tarihine kadar uzatan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararını değerlendirdi.

Bakanlık, kararda yer alan hususlara ilişkin Kıbrıs Türk tarafının detaylı görüş ve pozisyonlarının BM Güvenlik Konseyi üye ülkeleri başta olmak üzere ilgili merkezlere iletildiğini ifade ederek, kararda öne çıkan noktalara ilişkin görüşlerini şu şekilde paylaştı:

“KIBRIS’TA YENİ DÖNEME GİRİLDİ”

“Bilindiği üzere uzun süreden beri yoğun şekilde iki taraf arasında işbirliği yapılmasına yönelik ada dahili ve haricinde temaslar gerçekleştirilmiştir. Bu temaslar sonucunda, BM Güvenlik Konseyi’nin bugün aldığı kararda adadaki iki taraf arasında doğrudan iletişim kurulması ve işbirliği yapılmasına yönelik bir mekanizma oluşturulması net bir şekilde yer almıştır. Bu durum, Kıbrıs adasında yeni bir döneme girildiğinin en bariz göstergesidir.

Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında doğrudan iletişim ve işbirliği mekanizması oluşturulmasını, iki halk arasında mevcut güvensizliğin giderilmesi ve taraflar arasında karşılıklı bağımlılık yaratılarak, müzakere yoluyla ortak vizyona dayalı bir çözüme yardımcı olacak önemli bir unsur olarak değerlendirmekteyiz. Bu yeni unsur, bölgemizin istikrar ve güvenliği açısından da önem arz etmektedir.

“GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA HAZIRIZ”

Kararda yer alan çağrının ardından beklentimiz uluslararası toplumun, adadaki iki taraf arasında bir an önce doğrudan iletişim ve işbirliğine dayalı mekanizmanın hayata geçirilmesini teşvik etmesidir.

Kıbrıs Türk tarafı olarak, adadaki iki taraf arasında işbirliğine dayalı bir ilişki tesis edilmesinin adamız ve bölgemizin huzur ve istikrarı açısından önemli olduğunun bilinciyle, böyle bir mekanizmanın uygulamaya konulması için gerekli adımları atmaya hazırız. Bugüne kadar, Kıbrıs Türk tarafı ile doğrudan iletişim kurmaktan ve işbirliğine dayalı bir ilişki tesis etmekten kaçınan Güney Kıbrıs Rum yönetimini, adanın ve bölgemizin geleceği için bahse konu tutumundan vazgeçerek, BM Güvenlik Konseyi’nin bu yöndeki çağrısına uymaya davet ediyoruz. Kıbrıs Türk tarafı olarak işbirliği mekanizmasının bir an önce kurulmasına yönelik Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerimizi başlatacağız.

“ORTAK BİR BAŞLANGIÇ NOKTASI ÜZERİNDE ANLAŞMA ÇAĞRISINDAN MEMNUNUZ”

Kararda tarafların, BM Genel Sekreteri’nin 15 Ekim 2018 ve 11 Ocak 2019 tarihli raporları uyarınca, ortak bir başlangıç noktası üzerinde anlaşmaya çağrılmalarını memnuniyetle karşılamaktayız.

“BİR SONRAKİ KARARDAN BEKLENTİMİZ…”

Uyuşmazlığın tüm taraflarının onayının alınması ve tarafsızlık gibi temel prensiplerin dünyadaki tüm barış gücü operasyonlarında uygulanmasını isteyen BM Güvenlik Konseyi’nin 21 Eylül 2018 tarihli ve 2436 sayılı çatı Kararının, önceki nüshalarda yer almasına rağmen, karardan çıkarılması talihsiz bir durumdur. BM Güvenlik Konseyi’nin kendi kararının hilafına olan bu çelişkili adımın söz konusu kararın bağlayıcılığını, dolayısıyla BM Barış Gücü dahil olmak üzere, Barış Gücü operasyonlarında tarafların rıza ve onaylarının gerekli olduğu gerçeğini değiştirmediğini hatırlatarak, bir sonraki kararda bu eksikliğin giderilmesini beklediğimizi vurgularız.

“BM GÖREV VE OPERASYONLARI YANINDA MANDASINI   DA GÖZDEN GEÇİRMELİ”

Kararda ayrıca, Güvenlik Konseyi tarafından, statükonun sembolü ve dolayısıyla sorunun bir parçası haline gelen BM Barış Gücü’ne eylemlerinin siyasi süreci desteklemesi gerektiği yönünde bir çağrı da yapılmaktadır. Bu bağlamda, çözüm sürecinin 2017 Crans Montana ertesindeki mevcut durumu dikkate alındığında, BM Barış Gücü’nün görev ve operasyonları yanında, mandasının da gözden geçirilmesi yönündeki ihtiyaç aşikardır. Beklentimiz, Güvenlik Konseyi’nin bir sonraki kararında bu konuda adım atmasıdır.”

 

Paylaş