Akıncı Gutarres ile görüştü.. Eski müzakere süreci bitmiştir.. Rum tarafı çerçeveyi çarpıtıyor..

49
reklam alani

 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,  Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonia Guterres ile görüştü.

Çeşitli temaslar nedeniyle New York’ta bulunan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonia Guterres ile bir araya geldi. Görüşmeye KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ile Guterres’in Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı Rose Mary DiCarlo ve Kıbrıs Danışmanı Jane Hull Lote de katıldı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Gutarres ile görüşmesinin ardından basın açıklaması yaptı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmesinin ardından yaptığı basın toplantısında, Kıbrıs konusunda eski müzakere sürecinin kapandığını, sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir paket anlaşmayı hedeflemek gerektiğini söyledi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yapılan görüşmeden olumlu izlenimler ile ayrıldıklarını belirten Akıncı, Geldiğimiz aşamada bundan sonrası için nasıl bir yol izlenmeli konusunda geçen yıl genel sekretere söylediğimizi yeniden altını çizerek bu toplantımızda vurguladık. Nedir bu Bir kere eski müzakere süreci kapanmıştır artık. Aynı şeyleri tekrarlayarak farklı yerlere varmak mümkün değil. Dolayısıyla ucu açık müzakerede ısrar eden Rum tarafının aslında çözümsüzlükte ısrar ettiği çok net ortada. Sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir anlaşmayı hedeflemek gerekiyor. Sonuç odaklı olmayacak, takvimsiz, ucu açık süreçlerin bir yere varamayacağı görüldü, anlaşıldı. Dolayısıyla bu yanlışta ısrar etmemek gerekiyor. Sayın Genel Sekreter de, bugüne kadar Kıbrıs müzakerelerinde izlediğimiz siyasetlerin yapıcı, çözüm konusunda irade sergileyen davranışlar olduğunun farkında dedi.

Kıbrıs Türk tarafının tüm süreçlerde çözümü sağlayacak adımları cesaretle attığını ancak bunların karşılıksız kaldığını belirten Akıncı, Crans-Montana sürecinin de sonuçsuz kalmasının ardından girilen uzun süreli durgunluğu aşmak için yapılan girişimlerin de olumsuz sonuçlandığını belirtti. Akıncı, Sayın Rum lidere 30 Haziran tarihli Genel Sekreter çerçevesini olduğu gibi çarpıtmadan sulandırmadan kabul edip etmediğini sorguladım. Ne yazık ki o çağrımıza olumlu bir yanıt almadık. Bugün bile o 30 Haziran belgesinin sulandırıldığını ve çarpıtıldığını bir kez daha gördük. Bugün de Sayın Rum liderin yaptığı açıklamalar bize bir kez daha bunu teyit etti diye konuştu.

 

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama çalışmalarının Kıbrıs sorunundan bağımsız düşünülemeyeceğini de vurgulayan Akıncı, Kıbrıs Türk halkının da o doğalgazda hakları olduğunu söyledi. Akıncı, Deniz altındaki olası zenginlik sadece bir topluma ait değildir. Kıbrıs Türklerine de aittir ve orada yaratılacak olan iş birliği potansiyeli Türkiye’yi de içerecek bir şekilde ele alındığı takdirde çok olumlu bir noktaya doğru evirilebilir. Yani çatışma kültürü yerine iş birliği anlayışı geliştirilirse, enerji denkleminden Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı dışlanmadan formüller üretilirse bu Kıbrıs sorununun elbette çözümüne de katkı yapabilir dedi.

 

 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin, “Birleşmiş Milletler çerçevesinin dışına çıkmak söz konusu değil çünkü biz burada Birleşmiş Milletler’deyiz, BMGenel Sekreteri ile görüşüyoruz. Bir çözüm olacaksa bu çerçevede olacaktır. Bunun dışında bir çözüm arayışı söz konusu olmayacaktır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, “AB sürecinde ilerleyen bir Türkiye’nin Kıbrıs sorunu bağlamında da daha iyi olacağını düşünüyorum. Yani Avrupa’ya yakın duran bir Türkiye, Kıbrıs için her zaman daha iyidir diye düşündüm geçmişte, bugün de aynı kanaatteyim.” değerlendirmesini yaptı.

Kıbrıs sorununun çözümünde BM dışında farklı bir yola mı girildiği yönündeki soruya ise Akıncı, “Birleşmiş Milletler çerçevesinin dışına çıkmak söz konusu değil çünkü biz burada Birleşmiş Milletler’deyiz, BM Genel Sekreteri ile görüşüyoruz. Bir çözüm olacaksa bu çerçevede olacaktır. Bunun dışında bir çözüm arayışı söz konusu olmayacaktır.” yanıtını verdi.

 

“50 yıl daha harcama lüksümüz yok”

Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünün zemininin belli olduğunu belirtti.

Bu konuda çok somut çerçevelerin de gündeme geldiğine değinen Akıncı, “Bunları sulandırmadan, çözüm niyeti varsa bunları oturup bir sonuca götürmek için çaba harcamak lazım ama sürekli olarak bunların etrafında dolanıp bir 50 yıl daha harcama lüksümüzün olmadığını da herkes bilmelidir. Dolayısıyla herkes Kıbrıs Türk tarafı gibi kararlı, ne istediğini bilen bir tavır sergilerse bir yere varmak mümkün olur.” diye konuştu.

Bulunacak çözümün adı ve içeriği ne olursa olsun, o çözüm içinde o adada yaşayacak olanların Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olduğunu ifade eden Akıncı, günün sonunda garantörlerle de istişare ederek, iş birliği yaparak, BM ve gözlemci olan AB’nin de katkısıyla bu çözümün ana sahiplerinin Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olacağını dile getirdi.

Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’ne ilişkin değerlendirmede de bulunan Akıncı, bu misyonun sorunun değil çözümün bir parçası olması gerektiğini anlattı.

“İki eşit kurucu devlete dayalı federal ortaklık ‘öldü bitti’ demek yanlış olur”

Cumhurbaşkanı Akıncı, Barış Gücü misyonu için bir çırpıda “adadan çıksın” demenin kolay olmadığını ancak sorunun bir parçası halinde Rum tarafına rahatlık yaratarak bu şekilde de devam edemeyeceğini vurguladı.

Federasyon çözümünün “ölüp ölmediği” yönündeki bir soru üzerine Akıncı, şunları kaydetti:

“Birleşmiş Milletler parametreleri yıllar içerisinde birike birike Crans-Montana’ya kadar bizi getirdi. Bunun içinde iki kesimlilik vardır, iki kurucu devletin siyasi eşitliği vardır, Kıbrıslı Türklerin etkin katılımı vardır ve en son Crans-Montana’da tabii kabul edilmedi ama Genel Sekreter’in çerçevesinde ikiye bir oranında dönüşümlü başkanlık vardır. Biz bunları öldürmeyiz. Niye öldürelim ki? Bunu öldürmek isteyenleri de onaylamayız. Rum tarafı bunlardan kaçmak istiyor. Bütün adanın tek sahibi olma imtiyazını sürdürmek istiyor. Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne zenginliği paylaşmak istiyor. Bunca yıl içerisinde ortaya çıkmış olan bu kazanımları bir çırpıda itme lüksüne sahip değiliz. Rumların ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz. Bizim için federal çözüm; iki kesimli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı, Kıbrıslı Türklerin dönüşümlü başkanlığını içerecek, iki eşit kurucu devlete dayalı bir federal ortaklık. ‘Öldü bitti’ demek son derece yanlış olur.”

“GUTERRES DE FARKINDA”

2004’de Kıbrıslı Türklerin büyük oranda evet oyu vermesine rağmen Rum toplumunun büyük çoğunluğu hayır oyu kullanmasından dolayı Annan Planı’nın sonuçsuz kaldığını, ayrıca başka bir olumsuz sonucun daha ortaya çıktığını anımsatan Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum tarafının hayır oyu verdiği halde AB üyesi yapıldığını, çözüme ve AB üyeliğine evet diyen Kıbrıs Tük halkının ise AB’nin dışında bırakıldığını söyledi.

Son süreçte Mont Pelerin, Cenevre ve Crans-Montana’da üzerlerine düşeni yaptıklarını ve aldıkları inisiyatifleri Genel Sekreter Guterres’e bir kez daha hatırlatmak istediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, “O da bunların farkında olduğunu bir kez daha bizlere teyit etti” dedi.

“KARŞILIKSIZ KALDI”

Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının gerek Mont Pelerin, gerek Cenevre ve gerekse de Crans-Montana’da çözümü sağlayacak adımları cesaretle attığını, alınması gereken inisiyatifleri zamanında aldığını ancak bunların karşılıksız kaldığını ve bundan dolayı da bir çözüme ulaşılamadığını kaydetti.

“RUM TARAFI ÇERÇEVEYİ ÇARPITMAYA DEVAM EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Genel Sekreter’in 30 Haziran 2017 tarihli çerçevesinin önemli bir gösterge olarak ortaya çıktıktan ve Crans-Montana süreci sonuçsuz kaldıktan sonra içine girilen uzun süreli durgunluğu aşmak ve çözüm yolunu yeniden açabilmek umuduyla geçtiğimiz nisan ayında Rum lider Nikos Anastasiadis’in 30 Haziran tarihli Genel Sekreter çerçevesini olduğu gibi, çarpıtmadan, sulandırmadan kabul edip etmediğini sorguladığını ifade ederek, “Ne yazık ki o çağrımıza olumlu bir yanıt almadık. Bugün bile o 30 Haziran belgesinin sulandırıldığını, çarpıtıldığını bir kez daha gördük. Bugün Sayın Rum liderin yaptığı açıklamalar bize bunu bir kez daha teyit etti” ifadelerini kullandı.

Halbuki kendilerinin 30 Haziran çerçevesini Genel Sekreter’le 23 Eylül 2017’de yaptıkları görüşmede madde madde üzerinden giderek teyit ettiklerini, o çerçevenin ne olduğunu çok net bildiklerini kaydeden Akıncı, “Rum tarafı bunu bilmezden gelerek daha farklı yorumlamaya ne yazık ki o gün de, bugün de devam ediyor” dedi.

Akıncı, gelinen aşamada bundan sonrası için nasıl bir yol izlenmeli konusunda geçen yıl Genel Sekreter’e ve kendilerini ziyarete gelen Lute’a söylediklerini, yine altını çizerek bugün de vurguladıklarını belirterek şöyle konuştu:

“ESKİ MÜZAKERE SÜRECİ ARTIK KAPANMIŞTIR”

“Nedir bu? Bir kere eski müzakere süreci artık kapanmıştır. Aynı şeyleri tekrarlayarak farklı yerlere varmak mümkün değil. Dolayısıyla ucu açık müzakerede ısrar eden Rum tarafının, aslında çözümsüzlükte ısrar ettiği çok net ortada. Sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir paket anlaşmayı hedeflemek gerekiyor. Sonuç odaklı olmayan, takvimsiz, ucu açık süreçlerin bir yere varamayacağı çok net görüldü, anlaşıldı.

Dolayısıyla bu yanlışta ısrar etmemek gerekiyor. Takvimli, sonuç odaklı stratejik bir paketi öngörecek bir yaklaşım söz konusu olursa Genel Sekreter’in de buna kişisel olarak dahil olmasının katkı yapmasının çok önemli olacağını Sayın Genel Sekreter’e ilettik. Bu çerçevede sadece Kıbrıs’taki iki tarafın değil BM yanı sıra Crans-Montana’daki diğer katılımcıların da bu sürece katkı yapmalarının gerekli olacağı üzerinde durduk.

“HİDROKARBON KIBRIS SORUNUNDAN İZOLE ELE ALINAMAZ”

Ve son olarak da şu hususun altını çizdik: Kıbrıs konusu sadece Kıbrıs’la başlayıp biten bir olay değildir. Kıbrıs’ın kendi içindeki sorunları aşmak için yapılması gerekenler var. İki toplumun ilişkilerini iki kurucu devlet bağlamında düzenlemek ve bir uzlaşmaya varmak gerekiyor ama bunun ötesinde de boyutları var. Örneğin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon olayı Kıbrıs sorunundan bağımsız düşünülemez. Rum tarafının istediği gibi Kıbrıs sorunundan izole ele alınamaz. Ve bu konuda çatışma yerine iş birliği alanı haline dönüştürmek için elden gelen yapılmalıdır.

“KIBRIS TÜRK HALKININ DA O DOĞAL GAZDA HAKLARI VARDIR”

Kıbrıs Türk halkının da o doğal gazda hakları vardır. O zenginlik deniz altındaki olası zenginlik sadece bir topluma ait değildir, Kıbrıs Türklerine de aittir ve orada yaratılacak iş birliği potansiyeli Türkiye’yi de içerecek şekilde ele alındığı takdirde, çok olumlu bir noktaya doğru evrilebilir. Yani çatışma kültürü yerine iş birliği anlayışı geliştirilebilirse, enerji denkleminden Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı dışlanmadan formül edilirse bu Kıbrıs sorununun çözümüne de katkı yapabilir.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’nin AB’yle ilişkilerini son derece önemsediğini, gümrük birliğinin yenilenmesiyle başlayacak yeni bir yakınlaşmanın Kıbrıs sorununun çözümüne de katkı yapma potansiyelini içinde barındıracağı inancını dile getirdi.

BM Genel Sekreteri Guterres’le görüşmesinde, bütün bu düşünceleri paylaştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Akıncı, Guterres’in kendilerini anlayışla karşıladığını söyledi.

“OLUMLU İZLENİMLE AYRILIYORUZ… LUTE’UN RAPORUNDAN SONRA İSTİŞARE”

Akıncı, “Bugüne kadar izlediğimiz siyasetlerin yapıcı, çözüm konusunda irade sergileyen davranışlar olduğunun Sayın Genel Sekreter de farkındadır, bilincindedir ve bunu bizden saklamamaktadır. Bizimle bu duygusunu da paylaşmıştır. Dolayısıyla Kıbrıs Türk halkını temsilen, seçtiği lider olarak, Cumhurbaşkanı olarak bugün ekibimizle birlikte Sayın Genel Sekreter ve ekibiyle yaptığımız görüşmeden oldukça olumlu izlenimlerle ayrılıyoruz. Bundan sonraki süreçte, Sayın Lute’un sunacağı raporun ışığında Genel Sekreter’in bizimle yeniden istişareye geçmesini bekleyeceğiz” diye konuştu.

Akıncı, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un raporunun bir iki hafta içinde Guterres’e ve 15 Ekim’de BM Güvenlik Konseyine sunulacağını, 30 Ekim’de ise raporun görüşüleceğini sözlerine ekledi.

Paylaş