67 yıllık hava savunma sistemlerini kullanan Türkiye, neden S-400 alıyor

146
reklam alani

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’dan alınacak S-400’ler için imzaların atıldığını açıkladı.

ABD ENDİŞELİ

ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, Türkiye’nin NATO üyesi olduğuna dikkat çekerek bu durumdan endişe duyacaklarını söylemişti.

KULLANILAN SİSTEMLER 60 YILLIK

ABD yapımı MIM-14 ve MIM-23 ile İngiltere yapımı kısa menzilli Rapier HSS’ye sahip olan Türkiye, bu hava savunma sistemlerinin 1950 ve 1960 yapımı olduğu için S-400 almayı planlıyor.

DÜNYADA KİM NE KULLANIYOR

Türkiye, eski havunma sistemlerini kullanırken dünyada çok daha iyi hava savunma sistemleri kullanılıyor:

Rusya: S-400

ABD: PATRİOT

Fransa ve İtalya ortaklığında geliştirilen: EURO SAM

Çin yapımı: FD 2000

Türkiye neden S-400 alıyorFOTOĞRAF: S-400

AMERİKA’NIN UNUTTUĞU BİR ŞEY VAR

NATO müttefiki olduğu için Türkiye’nin S-400’leri almasından rahatsız olan ABD ve Avrupa bu konuda çifte standart uyguluyor. Çünkü, Rus yapımı S-200 ve S-300’ü kullanan NATO üyesi ülkeler var: Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Almanya.

Türkiye neden S-400 alıyorFOTOĞRAF: PATRİOT

2,5 MİLYAR DOLARLIK ANLAŞMANIN DETAYLARI

Rusya ile Türkiye arasında yapılacak 2,5 milyar dolarlık anlaşmanın detayları da belli oldu.

Anlaşmaya göre; Türkiye’ye, her bölükte 12 batarya olmak üzere 2 bölük füze sistemi ve toplam 96 uzun menzilli füze gelecek.

Bunun dışında, her bölüğün radar ve komuta merkezi aracı olacak.

Türkiye neden S-400 alıyorFOTOĞRAF: FD 2000

ORTAK ÜRETİM

İlk sistem 2019 yılında Türkiye’ye teslim edilecek. Bu sistemler konuşlandıktan sonra diğer 2 sistem Türkiye ile Rusya ortaklığında üretilecek.

MİLLİ SİSTEM ÜRETİMİ

Bunun ardından; ROKETSAN ve HAVELSAN’ın çalışmalarıyla milli sistemin planlanması da planlanıyor.

Türkiye neden S-400 alıyorFOTOĞRAF: EURO SAM

 

Savunma Sanayisi Araştırmacısı Turan Oguz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bugüne kadar çok sık tekrarlanan etkileri bir kenara bırakıldığında, S-400 Triumph nihai satış sözleşmesinin imzalanması ve tedariğinin gerçekleşmesi durumunda, ülke savunmasına bir dizi önemli katkı yapacağını söyledi.

Alınacak sistem sayısına da bağlı olmak üzere Türkiye’nin ilk defa, hem de büyük bir alanda, modern bir uzun menzilli ve yüksek irtifa savunması kabiliyeti kazanacağını vurgulayan Oguz, “Ayrıca ilk defa balistik füze engelleme kabiliyetine kavuşmuş olacağız. Üretici firma, kataloglarında MRBM’ye (1000-3 bin 500 kilometre menzilli balistik füzelere) karşı etkili olduğunu yazsa da bugüne kadar bunu destekleyen hiçbir test sonucunu güvenilir bir biçimde açıklayamadığı için muhtemelen SRBM’ye (1000 kilometreye kadar menzilli balistik füzelere) karşı etkili olabileceği değerlendirilmekte. Ancak sistemi NATO radar ağına dahil edemememiz durumunda bu kabiliyetin kazanımı da sıkıntılı görülmekte.” görüşünü dile getirdi.

“Avantajları dezavantajlarından ağır basıyor”

Türkiye’nin S-400 tercihine yönelik olarak ABD’li yetkililerin son günlerde yaptığı değerlendirmeleri anımsatan Oguz, şunları kaydetti:

“Öncelikle S-400 için bugüne kadar gelen itirazlar Çin FD-2000 hava savunma sistemini seçtiğimizi açıkladığımızda yükselen itirazlardan daha az. Bu biraz da ileride çok sayıda konuşlandırılacak asıl sistem olan milli Hisar füze ve hava savunma sistemimizi Fransız-İtalyan ortak girişim şirketi EUROSAM ile birlikte geliştireceğimizi açıklamamızdan ama nihai imza aşamasından sonra yine güçlü itirazlar gelebileceğini değerlendiriyorum. Burada da asıl sebep teknik değil, artık bize biçilen rolden farklı davranmamız olacaktır.

Bizim tarafımızdan bakılınca, her ne kadar onların endişe ettiği gibi S-400 sistem alımı NATO ile zıtlaşma veya ani bir çıkış anlamına gelmese de önce kendi istediğimiz sistemleri kurarak askeri kanatta çok etkili durumdaki mutlak NATO bağımlılığından kurtulmayı, ileride NATO’dan çıkmayı tercih edersek de en azından askeri açıdan imkansız olmamasını sağlamayı hedeflemekteyiz. Sonuç olarak entegrasyon problemleri ve balistik füze engelleme yönündeki eksiklerine rağmen, S-400, uzun menzilli bir hava savunma sistemi olarak tatmin edici olacaktır. Alınmasının avantajlarının dezavantajlarından ağır bastığını değerlendirmekteyim.”

Türkiye’nin acil ihtiyacı

Savunma Politikaları Araştırmacısı Arda Mevlütoğlu da Türkiye’nin uzun menzilli hava savunma sistemi ihtiyacının somut olarak 1991 Körfez Savaşı ile birlikte gündeme geldiğini söyledi.

Mevlütoğlu, o zamana kadar Türkiye’nin stratejik hava savunmasının esas olarak Sovyet ağır bombardıman uçaklarına karşı, NATO yardımı kapsamında alınmış Nike Hercules füzeleri ve savaş uçakları ile şekillendirildiğini ifade ederek, ancak Irak’ın komşularına attığı SCUD’lar ile birlikte, balistik füzelerin öncelikli tehdit olarak öne çıktığını belirtti. Ne var ki bu ihtiyacı gidermek için çeşitli kereler başlatılan girişimlerin bir türlü sonuçlandırılmadığını dile getiren Mevlütoğlu, en son 2006’da başlatılan ihale sürecinde 2013’te Çin sisteminin seçildiğini anımsattı.

Daha etkili savunma, milli çözümden geçiyor

Mevlütoğlu, Türkiye’nin daha önce çeşitli kereler S-400 sisteminin NATO hava savunma ağına dahil edilmeyeceğini açıkladığını belirterek, “Türkiye’nin mevcut hava savunma sistemi, tamamen NATO’nun ağına entegre bir şekilde çalışıyor. Bu sisteme her türlü hava savunma silah ve radar sistemi ile komuta kontrol merkezleri dahil. Eğer S-400 bu ağa bağlanmayacaksa, münferiden çalışacağı için etkinliği ve hedef tespit, teşhis, önleme menzilleri nispeten kısıtlı olacaktır. Ancak bu hali ile bile ciddi bir caydırıcılığı olacağı söylenebilir. Ancak özellikle seyir füzeleri ve balistik füzelere karşı etkili bir savunma için milli hava savunma sistemi sistemlerinin olgunlaşmasını beklememiz gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaş