ATUN: “YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞ SÜRECİNİ KADAR SÜRATLENDİRMİŞ OLACAĞIZ”

    27
    reklam alani

    Ülkemizde yeşil enerji döneminin başlayacağını ifade eden Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Tüzüğü’nü ve bunun önemini anlattı; “Güneş enerjisi, kablonun tamamlayıcısı olacak” dedi.

    Ülkemizin enerji altyapısında uzun süredir neredeyse %98 oranında fuel oile bağımlılığın söz konusu olduğunu kaydeden Atun, bu noktada güneş enerjisinden yararlanmanın önemini vurguladı.

    Yenilenebilir enerji projelerinin Türkiye’den gelen elektrikle kablo projesinin en önemli tamamlayıcısı olduğunun altını çizen Bakan Atun, “Yenilenebilir enerji ve güneş enerjisinden faydalanmak demek, kablodan vazgeçmek değil; tam tersine, birbirinin son derece önemli bileşkeni ve tamamlayıcısını oluşturmak anlamına geliyor” diye konuştu.

    Güneş enerjisi ile 300 bin nüfusu olan KKTC’de yılda 33.000.000 TL’lik bir tasarruf elde etmenin mümkün olduğunu belirten Atun, her vatandaşın ortalama 100 TL’den fazla tasarruf edeceğini, yıllık tasarrufun ise ilk etapta yüzde 10 olacağını, bunun da o nispette ‘fiyatın sabitlenebileceği’ anlamına geleceğini ifade etti.

    Bakan Sunat Atun, “Sırf arz büyütmek için jeneratör yatırımına artık gidilmeyecek. Jeneratör yatırımlarına arz ihtiyacına göre değil; iletim ve dağıtım sistemimizin stabilite seviyesini muhafaza etmek amacıyla gideceğiz” ifadelerini kullandı. 

    ‘‘Ülkemiz enerji sektöründe Aksa’nın gelecekteki rolü ne olacak?” sorusuna yanıtla ise Bakan Sunat Atun, “2024 yılından sonra enerji tablomuz içerisinde Aksa’yı görmüyoruz” dedi.

    Ülkemizde yeşil enerji döneminin başlayacağını ifade eden Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Tüzüğü’nü ve bunun önemini anlattı…

    Ülkemizin enerji altyapısında uzun süredir neredeyse %98 oranında fuel oile bağımlılığın söz konusu olduğunu kaydeden Atun, bu noktada güneş enerjisinden yararlanmanın öne-mini vurguladı.

    Yenilenebilir enerji projelerinin Türkiye’den gelen elektrikle kablo projesinin en önemli tamamlayıcısı olduğunun altını çizen Bakan Atun, “Yenilenebilir enerji ve güneş enerjisinden faydalanmak demek, kablodan vazgeçmek değil; tam tersine, birbirinin son derece önemli bileşkeni ve tamamlayıcısını oluşturmak anlamına geliyor” diye konuştu.

    Güneş enerjisi ile 300 bin nüfusu olan KKTC’de yılda 33.000.000 TL’lik bir tasarruf elde et-menin mümkün olduğunu belirten Atun, her vatandaşın ortalama 100 TL’den fazla tasarruf edeceğini, yıllık tasarrufun ise ilk etapta yüzde 10 olacağını, bunun da o nispette fiyatın sabitlenebileceği anlamına geleceğini ifade etti.

    Atun, “Sırf arz büyütmek için jeneratör yatırımına artık gidilmeyecek. Jeneratör yatırımları-na arz ihtiyacına göre değil; iletim ve dağıtım sistemimizin stabilite seviyesini muhafaza etmek amacıyla gideceğiz” dedi.

    “YENILENEBILIR ENERJI KAYNAKLARINDA, ÖZELLIKLE GÜNEŞTE SADECE SABIT BIR MALIYETIMIZ VARDIR”

    “Geçtiğimiz hafta bir basın toplantısıyla, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı olarak yeni dönemdeki enerji politikasını “yenilenebilir enerji” üzerine kurduğunuzu kamuoyuna açıkladınız. Bu konuda hükümet olarak kesin kararlı mısınız?” sorusu üzerine Atun, şöyle

    dedi: “Evet, kesinlikle kararlıyız. Sizin de bildiğiniz gibi ülkemizin enerji altyapısında uzun süredir neredeyse %98 oranında fuel oile bağımlılık söz konusu. Yıllık fuel oil tüketimimiz 262.000 ton. Bu da 2015’in rakamlarıyla 107 milyon dolar ve o dönemki kurla ifade edecek olursak 290 milyon TL’ye eşittir. Yani gayri safi milli hasılası 10 milyar TL olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin, bunun %3’e yakın bir kısmını teşkil eden yaklaşık 300 milyon TL, sadece elektrik üretmek için yurt dışından alınan bu katı, fosil türü, kirli enerjiye harcanıyor. Neden yenilenebilir enerji? Birinci sebep, çevremiz çok değerli. Gelecek nesillere, evlatlarımıza temiz bir gelecek, temiz bir çevre ve hava bırakmak en önemli görevimiz. İkincisi, yenilenebilir enerji kaynaklarında, özellikle güneşte sadece sabit bir maliyetimiz vardır. Bu ekipmanın ömrü 20 yıla kadar dayanmaktadır. Bu da, ilk yatırım maliyeti amorti edilip ödendikten sonra geriye kalan maliyet tamamen ortadan kalıyor ve kazancınız tamamıyla size kalıyor demektir.

     “KONUTLARDA KURULUMDA %25 HİBE İMKÂNI SUNMUŞTUK”

    Atun, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve teşviki ile ilgili çalışmalar hakkında da şu bilgileri verdi: ‘‘Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasası… 47/2011 sayılı yasa, o dönem benim de Ekonomi Bakanı olduğum dönem arkadaşlarla hazırladığımız bir yasaydı. Bunun yanında tüzükleri 2013 yılında yürürlüğe koyduk. O dönem yine kurum tüketicileri ve hane halkı özellikle mahsuplaşma esasına göre panelleri kurup elektrik alımı yapabiliyorlar ve üretip fazlasını da şebekeye satabiliyorlardı. Konutlarda %25 kurulumda hibe imkânı sunmuştuk. Bunu teminen 2 milyon TL, hibe kapsamında bakanlığımızın ilgili kaleminde kaynak olarak yer almaktaydı. Buradaki hedefimiz, özellikle hanelerde kurulacak panel sisteminin %25’inin, sistemin teşvik edilmesi amacı ile hibe edilmesiydi.

    2014 yılında gelen hükümet, daha farklı bir politika izledi. Bunun genelini ortadan kaldırdı. Sadece konutlarda mahsuplaşmayı  bıraktılar. Geri kalan ticari tüketicilerin konut haricindekilerin tüketimini üretim ve mahsuplaşması ile hibe yoluyla teşvik edimi ortadan kaldırılmıştı.’’

    KABLO İLE ELEKTRİK VE GÜNEŞ ENERJİSİ…

    Bakan Atun, yenilenebilir enerji kaynakları yatırımlarının Türkiye’den gelen kablo ile elektrik projesine etkisi üzerine ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Her yıl %5 ek bir arz yatırım gerekliliği doğuyor ülkemizde. Gerek yatırımların büyümesi gerek nüfusun büyümesiyle ortalama her sene %5 bir talep artışı vardır.

    Yenilenebilir enerji, kablo projesinin en önemli tamamlayıcısıdır. Yani yenilenebilir enerji ve güneş enerjisinden faydalanmak demek, kablodan vazgeçmek değil; tam tersine, birbirinin son derece önemli bileşkeni ve tamamlayıcısını oluşturmak anlamına gelmekte. Kabloda biz gelecek kapasitemiz güneş kadar azalmayacak. Tam aksine; güneşte ne kadar büyürsek, güneş enerjisini aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne nakletme fırsatına da sahip olacağız.

    Türkiye örneğinde bugün, bundan 6 ay kadar önce %28’lerdeyken, bugün aynı oranın ağırlığı %24’e düşüyor. Daha önceki sunumlarda anlatmıştık, Türkiye’de fuel oil diye bir kavram, TC’nin elektrik üretim sistemleri arasında dile getirilmiyor. Dile getirilmeyecek kadar az. Türkiye Cumhuriyeti’nde bugün akarsular sistemin %50’sine dayanmıştır. %50 akarsular demek (ki en önemli yenilenebilir enerji unsurudur) maliyet değişkenliği olmadığından dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ndeki elektrik fiyatlarının stabil bir halde olmasını sağlayan en önemli koşuldur. Sistemin geri kalan %28’i doğal gaz çevrimli santrallerden ileri geliyor. Rusya ile yapılan anlaşmaya göre Rusya’nın enerji fiyatlarında indirime gitmesi, %50’nin üzerine (akarsulardan gelen enerji) %28 gazın eklenmesinin devamında fiyatı artmayıp; kömürün eklenmesi de Türkiye Cumhuriyeti’nde gün itibarıyla elektrik fiyatlarında azalmayı bile beraberinde getirmiştir. Bizim bu noktada akarsularımız yok ama son derece verimli (güneş enerjisi yönüyle) bir ülkemiz vardır ve biz bu verimliliği değerlendirmek durumundayız. Doğamızın bize bahşettiği bir lütuftur bu. Bunu en doğru biçimde kullanmak da sorumluluklarımızın bir gereğidir.

    “HANE HALKI, ETKİLİ BİR ŞEKİLDE FAYDALANACAK”

    Bakan Atun, “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Tüzüğü’nden, hane halkı gerçekten de etkili bir biçimde faydalanabilecek mi?” sorusu karşında ise şu bilgileri verdi: “Geçen tüzükle birlikte planladığımız 2017-18 yatırımları, konutlarda sınırsız bırakıyoruz. Konutlarda 2 megavat, 3 megavat, 5 megavat, 7, 11 görüp de durduracağız demiyoruz. Ne kadar gelirse o nispette müsaade verilecektir.

    Konut dışı alanda yani işletmeler, turizm işletmeleri, sanayi işletmeleri, üniversiteler, ekonomide yer alan diğer aktörlere de geçirilen tüzükle beraber mahsuplaşma imkânı tanımış bulunuyoruz. Bu bağlamda konut dışı verilecek izinlere 2017-18 yılında 25-30 megavat arası bir ön limit öngörülmüştür. Bu, sistemin gelişimine göre daha da artırılabilir. Ayrıca ihale yöntemi ile yatırım yaptırmayı da kararlaştırdık. Elektrik Kurumu yatırımları çıkarak 20-30 megavat arasında özellikle adamızın batı tarafında yani Güzelyurt- Lefke bölgelerinde hem enerji üretim açığımızın olduğu hem de güneş enerjisinin verimliliğinin çok yüksek olduğu bu bölgede trafo merkezlerin büyüklüğüne göre toplam 20-30 megavat arası bir ihaleye yenilenebilir enerjiden faydalanmamızı teminen çıkılacaktır. Kamu alanında, özellikle okullarımızda, çocuklarımızın okuduğu okullarda, aynı zamanda enerji bilinci kazanmalarına katkı sağlamak amacıyla yenilebilir enerjiye geçeceğiz. Aynı zamanda kamu elektrik sarfiyatının yüksek olduğu bölgelerdir bunlar. Bu bölgelerde de yenilenebilir enerji sağlanmasını temin etmek amacıyla 5 megavatlık bir yatırım yapılması öngörülmüştür. Başlangıcından itibaren toplamda, ilk 1,5 yıl 70 megavatın sistemimize kazandırılacağı öngörülmektedir.

    “İLK ETAPTA YILLIK TASARRUF YÜZDE 10”

    Güneş enerjisinin, ülkemizin elektrik ihtiyacının ne kadarını karşılayabileceğine ilişkin soruyu ise Bakan Atun şöyle yanıtladı: “Ülkemizin 2017-2022 enerji üretim yatırım ihtiyacını ekibimiz planlamıştır. Etkin üretim kapasitemiz bugün 356 megavattır. Kalecik tesisleri, Aksa’nın teknecik tesisleri elektrik kurumunun  70 megavat %20 eşitliğine denk geliyor. İlk iki yıl boyunca 2017-18 dönemlerinde elektrik taleplerinin düştüğü ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde 70 megavat demek, sistemimizin %40’ının yani yarıya yakınının daha ilk iki yıl içerisinde yenilenebilir enerjiden oluşacağı anlamına gelmesi demek ve yenilenebilir enerjinin ağırlığının artması demek, bizim de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde fiyat sabitlemesine gidiyor olduğumuzun en önemli göstergesidir.

    70 megavat ne anlama geliyor? Bugün 70 megavattan elde edilebilir enerji toplamı, yılda 126 milyon kilovatsaat kadardır.

    Fuel oil çeviren bir jeneratörün de ürettiği elektriğin yıllık miktarı 127.500.000 kilovatsaat. Yani neredeyse 70 megavat yenilenebilir enerji kapasitesi, tek jeneratörün kapasitesine hemen hemen eşit. Bu durumda bir jeneratörün yıllık tüketimi 30.240 ton fuel oil, bugünün fiyatlarıyla 9.000.000 dolara yani 33.000.000 TL’ye denk gelmekte. 70 megavatlık güneş paneli ile bizim yenilenebilir enerjiyi artırmamız demek, 1 adet jeneratörü devre dışı bırakmamız demektir. Her 70 megavat, 1 jeneratör anlamı taşıyacaktır ve milli gelirimizden 33 milyon Türk lirası, ülkemiz sınırları içerisinde kalacaktır. Yani halkımızın bu miktarda tasarruf itibarıyla cebinde kalacaktır. Bu, son derece önemli bir miktardır diye düşünüyorum. 300.000 nüfusu olan KKTC’de yılda 33.000.000 TL’lik bir tasarruf demek, her vatandaşın cebinde ortalama 100 TL’den fazla kalması anlamına gelmektedir.  Yıllık tasarruf %10 ilk etapta olacak, bu da bizim o nispette fiyatı sabitlendirebileceğimiz anlamını taşımakta.”

    Atun, sözlerine şöyle devam etti: “Yine Başbakanlığın, YAGA vasıtası ile hazırladığı, atık geri dönüşümden 20 megavata kadar elektrik üretilmesi projesi vardır.  İnanıyorum ki yeşil enerjiye geçiş sürecinde bu da son derece önemli ve değerli bir adım olacaktır. YAGA’nın hazırladığı, Elektrik Kurumu’nun ve bakanlığımızın tam destek verdiği projede yakın zamanda ihaleye çıkılacaktır.

    Yapılan değişiklikle yıl sonu mahsuplaşma sistemi yürürlüktedir. Hem konutlar hem de az önce ifade ettiğim üzere bütün iş yerleri, mahsuplaşma sisteminden faydalanabilecektir.”

    “YENİLENEBİLİR ENERJİYE GEÇİŞ SÜRECİMİZİ DE MÜMKÜN OLDUĞU KADAR SÜRATLENDİRMİŞ OLACAĞIZ”

    Güneş enerjisi kullanacak hem konutlara hem de iş yerlerine yıl sonu mahsuplaşma sistemi imkânı sunulduğunu dile getiren Atun, özellikle üretimde ve büyük işletmelerde mahsuplaşma sisteminin nasıl uygulanacağına ilişkin ise şu bilgileri paylaştı: “Bir işletme, ki özellikle turizm tesisleri, turizm alanlarının olduğu yerler son derece özellikli, son derce önemli ve değerli yerlerdir. Haliyle oralara turizm yatırımları yapmak gerekiyor. O alanı panel yatırımı ile israf etmek istemeyebilirler. Özellikle işletmelerimize şu imkânı tanıdık: Daha farklı bir yerde arazisi olanlar o arazi üzerine güneş panellerini kurup, oradan üretip şebekeye verip, tükettikleri yerdeki kendi faaliyet gösterdiği noktalardaki tüketimleriyle başka bir arazideki üretimi birbirine mahsuplaştırabilecekler. Mevcut trafo kapasitesinin 1.2 katına kadar, yani %20 üzerinde izinlendirme yapılabilecektir.

    Yine konutların teşvikini teminen bütçemize 2018 yılında kaynak koyarak %23 oranında hibe sürecine de tekrardan başlayacağız. Elbette bu sürecin özel sektör finansmanı da çok büyük bir önem taşımaktadır. Finansmana geçen hafta Bakanlar Kurulu’na verdiğimiz bir önerge ile 482/2017 kararı kapsamında konut harici alanlarda yani iş yerlerinde yapılacak yenilenebilir enerji yatırımlarını KKTC’nin genelinde ‘1. Öncelikli Yatırım Bölgesi’ olarak tanımladık. Bu da demektir ki TL para birimi cinsinden %90’ını Kalkınma Bankası finansmanıyla kredilendireceğiz ve bu şekilde yenilenebilir enerjiye geçiş sürecimizi de mümkün olduğu kadar süratlendirmiş olacağız.”

    “KABLO PROJESİ HAYATA GEÇECEĞİ ZAMANA KADAR, AĞIRLIKLI OLARAK YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARI YAPILACAK”

    Atun, “Ülkemizdeki enerji politikasının değişmesiyle elektrik fiyatlarında herhangi bir değişiklik olacak mı?” sorusuna yanıtla ise şu ifadeleri kullandı: “Ülke genelinde yenilenebilir enerjinin artırılmasına paralel, halkımızın elektriğe ödediği bedeller de kuşkusuz ki düşecektir. Ülke olarak elektrikte bugüne kadar fuel oil sistemleri sebebi ile hem artan akaryakıt fiyatlarına hem de artan petrol karşısında hep fiyat artış riskiyle karşı karşıya kaldık. Cebimiz yandı, ekonomimizin rekabet edebilirliği zarar gördü. Artık yenilenebilir enerji üretiminin sisteme yansıttığı ağırlık nispetinde fiyatlar daha sabit hale gelecektir ve tasarruf edeceğimiz yatırım tutarına göre de indirim hesaplamasını arkadaşlarımız  yapmaya başlamışlardır bile. Tüm sistemin artık fuel oil çevrim makinelerine dayandırılarak büyütüldüğü bir dönem, bu vesile ile son bulmuştur. Kablo projesi hayata geçeceği zamana kadar, ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji yatırımları yapılacaktır. Sırf arz büyütmek için jeneratör yatırımına artık gidilmeyecek. Jeneratör yatırımlarına, arz ihtiyacına göre değil; iletim ve dağıtım sistemimizin stabilite seviyesini muhafaza etmek amacıyla gideceğiz. Eğer sistem bize yenilenebilir enerji kaynaklarının  büyüklüğüne göre stabilitenin sağlanması için jeneratör eklenmesi ihtiyacını ortaya koyar ise o zaman değerlendirilecektir ve tercihlerimizi şekillendiren ana politikamız, az önce ifade ettiğim gibi kablo vasıtasıyla daha büyük bir şebekeye bağlanmaktır.’’

    “2024 YILINDAN SONRA ENERJİ TABLOMUZ İÇERİSİNDE AKSA’YI GÖRMÜYORUZ”

    “Ülkemiz Enerji sektöründe Aksa’nın gelecekteki rolü ne olacak?” sorusuna yanıtla ise Bakan Sunat Atun, şöyle dedi: “AKSA konusu, geçenlerde gündeme geldi… bir jeneratör alıp getirmişler. Kendilerine, sistemimizde artık bu yolla üretimi artırım amacında ve algısında kararımızın olmadığını ilettik ve bu vesile ile bu jeneratörün ülkemize girişine müsaade etmedik.  Jeneratörü geri gönderebileceklerini ifade ettik.

    Biz eğer, bu jeneratöre izin verseydik, Bakanlar Kurulu’nda geçirerek onaylattığımız Yenilenebilir Enerji Tüzüğü’nde öngördüğümüz yatırımların da önünü kesmiş olacaktık. Bu, ülkemizin ihtiyacı olmayan bir durumdur.

    AKSA’nın sözleşmesi bizim tarafımızdan hiçbir zaman uzatılmamıştır. 2009 yılının başında o dönemin CTP-ÖRP hükümeti tarafından 2024 yılına kadar uzatılmış ve fiyatına da tam 2 kat zam yapılmıştı. 2024 yılında Aksa’nın sözleşmesi bitiyor. 6.5 sene kalmıştır. Biz şu andaki yönetim ve Ekonomi ve Enerji Bakanlığı olarak 2024 yılından sonra enerji tablomuz içerisinde Aksa’yı görmüyoruz. Devamlılığını düşünmüyoruz. Bu noktadan itibaren bizi daha önemli çalışmalara bekliyor. Yenilenebilir enerji ağırlığının sistemde korunması, uygulanması ve hiçbir siyasete feda edilmemesi gerekiyor. Halkımızın da daha ucuz ve temiz enerji kullanabilmek adına bu sürecin takipçisi olması gerekmektedir.”

    Kıbrıs Postası

    Paylaş