Tufan Erhürman: Siyasi sorumluluğun gereği çekip gitmektir!

6
Tufan Erhürman
reklam alani

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve milletvekilleri, Cumhuriyet Meclisi Zalihe Çavuşoğlu Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Erhürman, “Hukuka aykırı iş yapmış olmanın bir sorumluluğu var. Yükseköğretim alanını bu hale getirmiş olmanın bir sorumluluğu yok mu?” diye sordu ve “Bunun çok ağır siyasi sorumluluğu var. Siyasi sorumluluğun gereği de çekip gitmektir” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Hukuka aykırı iş yapmış olmanın bir sorumluluğu var. Yükseköğretim alanını bu hale getirmiş olmanın bir sorumluluğu yok mu?” diye sordu ve “Bunun çok ağır siyasi sorumluluğu var. Siyasi sorumluluğun gereği de çekip gitmektir” ifadelerini kullandı. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve milletvekilleri, Cumhuriyet Meclisi Zalihe Çavuşoğlu Salonu’nda “Hayat pahalılığının yanlış hesaplanması ve yükseköğrenim konusunda kurulan komitelerde gelinen aşamalarla ilgili bilgilendirme” amacıyla basın toplantısı düzenledi. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’a Genel Sekreter Asım Akansoy ve bazı milletvekilleri de eşlik ederken, ilgili komite üyeleri Devrim Barçın ile Sıla Usar İncirli veriler paylaştı.

ERHÜRMAN: BU ÜLKENİN EN BÜYÜK SORUNU, VERİ SORUNUDUR

İstatistik Kurumunun dörtlü hükümet döneminde kurulduğunu anımsatan Erhürman, kendileri açısından son derece önemli bir kurum olduğuna dikkat çekti. İstatistik Kurumunu daha ileriye taşıma vizyonlarının olduğuna vurgu yapan Erhürman, orada çalışanları itibarsızlaştırma niyetinde asla olmadıklarının altını çizdi. “Bu ülkenin en büyük sorunu, veri sorunudur” diye konuşan Erhürman, ülkede kaç tane pasif öğrenci olduğu konusunda bile rakamların muhtelif olduğuna dikkat çekti. Tufan Erhürman, “Elimizde doğru dürüst veri yok. Bu verisizlik nüfusla ilgili tartışmalardan başlıyor. Biz göreve geldiğimiz anda, 5 yıllık sosyal, kültürel, ekonomik kalkınma planının hazırlıklarına başlayacağız. Bunun da birinci şartı nüfusu bilmektir” dedi. Nüfus politikası oluşturmanın önemine işaret eden Erhürman, karşılarındaki zihniyetin nüfusu bilmeden plan yapacağını iddia ettiğini belirtti. “Hayat pahalılığını gerçek anlamda bilmek söz konusu değilse, 5 yıllık kalkınma planı yapamazsınız” diyen Erhürman, İstatistik Kurumunun 97 noktada hata yapıldığını komitede söylediğini dile getirdi. Söz konusu komitenin oluşmasından sonra rakamlara ulaşıldığını kaydeden Erhürman, aylarca fiyatı hiç değişmeyen ürünlerde fiyatların girildiğinin söylendiğini ifade etti. Erhürman, “Bizim derdimiz bu ülkede, doğru verilere ulaşılması ve doğru veriler üzerinden politika üretilmesidir” diye konuştu. Martta ve şubatta daha yüksek hayat pahalılığı çıkması sebebinin, aylarca verilmeyen rakamların bir ayda verilmesi olduğuna işaret eden Erhürman, “Her ay yükselen bir şey hiç yükselmiyormuş gibi giriliyor, sonra bir ay yükselişi giriliyor, o ay gerçekte olandan da yüksek çıkıyor. Şubat ve mart aylarında gerçek hayat pahalılığını bilmiyoruz” dedi. “Devlet yönetecekseniz, veriler üzerinden yöneteceksiniz” diyen Erhürman, İstatistik Kurumu çalışanlarının kendi alanlarda yetkin kişiler olduğuna da dikkat çekti. “Mart ayında göreceğimiz hayat pahalılığı, gerçek hayat pahalılığı olmayacaktır” diye konuşan Erhürman, komitenin oluşmasıyla, şimdiden belli sonuçlar çıkmaya başladığına vurgu yaptı ve gerçekliğin kendi açılarından önemli olduğunun altını çizdi.

“23 ÜNİVERSİTE BU ÜLKENİN ÖLÇEĞİNDE DENETLENEBİLİR DEĞİLDİR”

Yükseköğretim ile ilgili de konuşan Erhürman, ülkenin coğrafya olarak da nüfus olarak da ölçeğinin belli olduğuna vurgu yaptı. Ülkenin bir kaldırma kapasitesi olduğunun altını çizen Erhürman, “36 tane üniversite ön açma izni verirsen, denetleyemezsin” dedi. 23 faal üniversite olduğuna değinen Erhürman, “80 bin ile 110 bin arası öğrenci var. Bir ülkede yönetenler böyle rakam aralığı üzerine mi konuşur? Arada 30 bin kişiden bahsediyoruz” dedi. Üniversitelerde 5 bine yakın akademik kadro ve bin 700 program olduğuna da işaret eden Erhürman, YÖDAK’ta ise sadece 7 üyenin olduğunu kaydetti. 7 üyenin, bu sayıları denetleyemeyeceğinin altını çizen Erhürman, “Bunun gerçekçi bir şey olmadığı ortada. Bir bakan döneminde 16 üniversite ön açma izni veriliyor. 23 üniversite bu ülkenin ölçeğinde denetlenebilir değildir” dedi. Eğitim kurumlarıyla ilgili de konuşan Erhürman, bir elden 19 tane eğitim kurumu açma izni verilmediğini hatırlattı ve eleştirilerde bulundu. Muhaceretten alınan rakamları da paylaşan Erhürman, kurumlarda 5 bin 520 pasif öğrencinin olduğuna dikkat çekti, aktiften fazla ve nerede olduğu bilinmeyen öğrenci olduğuna vurgu yaptı. Yatay geçiş tüzüğünün de komitede çalışıldığını ifade eden Tufan Erhürman, geçersiz diplomaların hemen tespit edilip iptal edilmesi gerektiğine de dikkat çekti. Erhürman, “Cezai soruşturmanın tamamlanmasını beklemeden geçersiz diplomaları tespit edecek sistemi oluşturun. Bizim bu alanı temizlememiz lazım. Hukuka aykırı iş yapmış olmanın bir sorumluluğu var. Peki bu alanları bu hale getirmiş olmanın bir sorumluluğu yok mu? Bunun siyasi sorumluluğu vardır. Siz hesapsız-kitapsız bu ülkenin ölçeğini aşacak, denetlenemeyeceğini bilerek eğitim kurumu ve üniversite açma izni verdiniz. Bu alanlarda bu bataklığı oluşturdunuz. Bunun çok ağır siyasi sorumluluğu var. Siyasi sorumluluğun gereği de çekip gitmektir” diye ekledi.

BARÇIN: 14 AY BOYUNCA YÜZLERCE ÜRÜNLE MAL VE HİZMETİN FİYATLARI HİÇ DEĞİŞMEMİŞ

İstatistik Kurumu ile ilgili oluşturulan Meclis Araştırma Komitesi ile ilgili konuşan Devrim Barçın, kurumun, yüzlerce ürünün fiyatlarını 1 yıl boyunca değişmediğinin ortaya çıktığını vurguladı. 2023 yılının ikinci 6 aylık sürecinde hayat pahalılığı ile ilgili açıklanan enflasyon rakamlarının ciddi tartışmalar yarattığının altını çizen Barçın, söz konusu rakamlar ışığında asgari ücretin belirlendiğini hatırlattı. Devrim Barçın, 5 Mart tarihinde İstatistik Kurumu’nu toplantıya çağırdıklarını, tam da o gün şubat ayı hayat pahalılığı rakamlarının açıklandığını dile getirdi. Barçın, rakamın bu kez ocak ayının üzerinde açıklandığını belirtti. Devrim Barçın, “Aslında tam da bu anda komitenin önemi ortaya çıktı. Esas pahalılık ocak ayında hissedilirken düşük çıktı ancak aynı rakamlar Şubat ayında yüksek çıktı” diye konuştu. İstatistik Kurumu’nun mevzuat çerçevesinde 2015 yılında yapılan hane halkı bütçe anketi uyarınca bir liste oluşturulduğunu ve bu listenin, kurum çalışanları tarafından, ayın belirli günlerinde fiyatların araştırılarak deftere işlendiğini vurgulayan Barçın, “Fiyatların nereden alındığını sorduğumuzda, kurum kendi yasaları uyarınca bunun gizli olduğunu, savcılıktan görüş talep ettiklerini, fiyatların nereden alındığına yönelik bilgiyi kurum dışına çıkarılmayacağını, kuruma gitmemiz halinde bilgilerin paylaşılacağı söylendi. Fiyatların derlediği yerler kapalı olacak şekilde belge verdiler. Ocak 2023 – Şubat 2024. 14 ayda İstatistik Kurumu’nun hayat pahalılığı hesaplamasında derlediği dosyaları inceledik. Burada bir çırpıda varılan bazı olgular ortaya çıktı” dedi. “14 ay boyunca yüzlerce ürünle mal ve hizmetin fiyatları hiç değişmemiş” diyen Barçını, söz konusu bulgulardan en çarpıcısının ise; 14 ay, 13 ay ve 12 ay boyunca yüzlerce ürün ile mal ve hizmetin fiyatlarının hiç değişmediği, sabit kaldığı bilgisi olduğunu belirtti.

“308 ÜRÜNÜN FİYATLARININ 1 YIL BOYUNCA HİÇ DEĞİŞMEDİĞİNİ BEYAN ETTİLER”

Barçın, “Yüzlerce ürünün fiyatı onlarca ay nasıl sabit kalabiliyor diye sorduk. Nereden fiyat aldıklarıyla karşılaştırma yapmak istedik. İstatistik Kurumuna gittik. Burada net şekilde bazı tespitler yapıldı. Bu tespitler, İstatistik Kurumu yöneticileri tarafından da kabul edildi. Birincisi, Ocak 2023 – Ocak 24 tarihinde 13 ay boyunca fiyatları aynı kalan ürünlerin Şubat ayında fiyatlarının yüzde 100 oranında arttığını gördük” diye konuştu. “Bizim derdimiz kurum çalışanlarını yermek değildir. Derdimiz kamu emekçileri ile değildir” vurgusu yapan Barçın, “1 pidede et şiş 100’den 150’ye çıkıp, Şubatta 200 TL olmuş… Defterde 150 yazmasına rağmen 100 TL üzerinden hesaplanmış” diye konuştu. “Bir ilçede kira üzerine araştırma yapılmış. Mevzuat gereği 5 yerden kira fiyatı alınması gerekirken 1 yerden kira fiyatı alındı. 4 konuttan alınmadı, o 1 yerden alınan fiyattaki artış varsa yansıtıldı, yoksa da yansıtılmadı” diyen Barçın, bunun da kurum yöneticileri tarafından kabul edildiğini ve tutanak altına alındığını vurguladı. Beyaz eşyada 3 tane bilindik firmalardan TV fiyatı alındığını söyleyen Barçın, “2 yerden alınan fiyatlar artıyor, diğerinden alınan ise ne hikmettir ki 9 ay boyunca 8 bin 600 TL’de kalıyor. Vekiller olarak baktık, yerinde inceleme yaptık, söz konusu firma; 9 ay boyunca bu rakamı sabit bırakmamış” dedi. Yüzlerce üründe bu tespitleri ortaya koyduklarını belirten Barçın, İstatistik Kurumu’nu 22 Mart günü Mecliste toplantıya çağırdıklarını, “14 ay boyunca fiyatlar nasıl hiç değişmiyor?” sorgusu yaptıklarını ifade ederek “Sorgulamamız sonucu kurum başkanı ve başkan yardımcısı 308 ürünün fiyatlarının 1 yıl boyunca hiç değişmediğini, 97 ürün fiyatında kendilerinin hatalı olduğunu, sisteme artışlı girilmesi gerekirken artışsız girdiğini beyan etti” dedi.

SILA USAR İNCİRLİ: BİRBİRİLERİNDEN HABERLERİ BİLE YOK

Yükseköğretim Kurumlarının Faaliyetlerinin İdari ve Mali Denetim Sistemi ve YÖDAK’ın Araştırılmasına İlişkin Meclis Araştırma Komitesi Başkan Vekili Sıla Usar İncirli, “sahte diploma” olayları patlak verir vermez, söz konusu komitenin kurulması için adım attıklarının altını çizdi. Sıla Usar İncirli, komitenin geçersiz diplomaların belirlenmesi, iptalleri, yükseköğrenim kurumlarının insan kaçakçılığı ve ticareti ile ilgili ilişkili olup olmadığının araştırılması ve muhacerette bu konudaki işlerin nasıl yürüdüğü konularının anlaşılması için çalıştığını kaydetti. Sıla Usar İncirli, ayrıca eksiklerin ve değişimlerin neler olabileceğini planlamayı hedeflediğini vurguladı. Komitenin bugüne kadar 6 kez toplandığını söyleyen Sıla Sıla Usar İncirli, bu toplantılara YÖDAK, Polis Genel Müdürlüğü, Muhaceret Dairesi yetkilileri, Yükseköğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi yetkilileri, bazı üniversite rektörleri ve mütevelli heyetleri, ayrıca Eğitim Bakanlığı’na bağlı daire yetkililerinin katıldığını vurguladı. Yapılan araştırmalar sonucunda bazı olgulara ulaştıklarını anlatan İncirli, “Bazı bilgileri bulup çıkartmak ve doğruluğunu teyit etmek çok kolay olmadı. Ciddi bir emek kondu. Daha bildiklerimizin yanında, bilmediklerimiz de var. Bunların peşine düşeceğiz. Bu komitelerin süreleri 3 aydır. Ama bu konular aciliyet taşıyan konular. Bu nedenle biz, 3 ayın sonunda çıkacak raporun açıklanmasını beklemek yerine, bu basın toplantısı yapmak istedik” dedi.

YÖDAK’ın kurulduğu yasayla ilgili konuşan Sıla Usar İncirli, “Bu yasa çerçevesinde görev yetki ve sorumlulukları var; planlama, koordinasyon, denetleme, akreditasyon ve kalite güvencesi…” diyerek, tespit ettikleri ilk olgunun, YÖDAK’ın “yetersizliği” olduğunun altını çizdi. “İlk olgu, YÖDAK’ın bu görev ve yetkiler konusunda çok yetersiz kalması oldu. Bunun uzun süredir bu şekilde devam ettiği hakikati ortaya çıktı. Üniversite sayısının arttığı, öğrenci sayısının, hacminin çok büyüdüğünü hep söylüyorduk. Ama bunu denetleyecek, planlayacak olan kurumun paralel şekilde büyümediği gerçeği de çok önceden yapılan bir tespitti” diyen Sıla Usar İncirli, YÖDAK’ın, bu görevlerini uzun süredir yerine getiremediğini belirtti. Komitede karşılarına çıkan bir diğer konunun ise Eğitim Bakanlığı ile YÖDAK arasında yaşanan iletişim kopukluğu olduğuna işaret eden İncirli, “Burada, birbiri ile iletişim kuramayan iki kurumdan söz ediyoruz. Birbirilerinden haberleri bile yok” dedi.

“NEREDE OLDUĞU BİLİNMEYEN KURSİYERLER VAR”

Sıla Usar İncirli, “YÖBİS diye bir sistem var, YÖDAK bu sisteme dahil olması gerektiğinin bile farkında değil. Bu sistemleri kullanmamışlar. Bizim yükseköğrenimle ilgili EKAS isimli bir sistemimiz daha var. Bunar bilgi kayıtlarının yapıldığı yerler. Bunlarla ilgili çalışmaların genişletilmesi gerektiğine dair bir düşünceye giderken YÖK’ün ülkeye bir ziyareti oldu. Burada YÖK, YÖDAK’a kendi sistemi içerisinde bir alan açmıştır. YÖK’ün teknik destek vermesi önemi bir şey ama bizim kendi veri tabanlarımızın güçlendirilmesi ve kurumlar arasındaki iletişimin arttırılması gerekliliği bizim tarafımızdan paylaşılan bir görüş” diye konuştu. Bir diğer olgunun, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yükseköğrenim kurumu sayısı ile öğrenci sayısı olduğunu belirten İncirli, kurum sayısının 23 olduğunu, 22’sinin aktif öğrencisi olduğunu, 1’inin ise öğrencisi olmamasına karşın faaliyette olduğuna dikkat çekti. Sıla Usar İncirli, öğrenci sayısı konusunda komite çalışmalarında net sonuca varmanın mümkün olmadığını belirtti. Öğrenci sayısının peşinden çok fazla koştuklarını ancak net rakamlara ulaşamadıklarını vurgulayan İncirli, “80 bin ila 110 bin arası öğrenci var. Bu öğrenciler; KKTC, TC ve uluslararası öğrencilerden oluşuyor. 84 bini aktif. Ancak Muhaceret Dairesi’ne göre, TC ve uluslararası öğrenci sayısı 61 bin 534 aktif, 3 bin 874’ü de pasif şeklinde. Bu rakamlarla ortaya, 75 bin ila 84 bin arası öğrenci rakamı çıkıyor. Yine Muhacerete göre nerede olduğu bilinmeyen öğrenci sayısı 4 bine yakın. Toplantıların bazılarında bu rakamın 10 bine kadar genişlediğini gördük” dedi. Öğrencilerin, üniversiteler arasında kontrolsüz ve kriter olmadan yatay geçiş yapmasının da bir başka olgu ve sorun olduğunu belirten İncirli, “Bu ülkede öğrencileri, kurumların birinden diğerine kritersiz şekilde yatay geçiş yapıyor. Bu neden önemli? Çünkü takip etmesi zorlanıyor” dedi. Son olarak “eğitim kurumları” konusundaki bulguları paylaşan Sıla Usar İncirli, “Yükseköğrenimden daha da karanlık görünmekteler. 39 eğitim kurumu var. Eğitim Bakanlığı bu kurumlara hem izin vermekte, hem de kontenjanlarını belirlemekte. 12 bin kontenjan oluşturulmuştur. Muhaceretten aldığımız bilgilere göre aktif öğrenci sayısı 4 bin 691’dir. Pasif öğrenci sayısı ise 5 bin 520. Yani yarısı pasif öğrencidir ve nerede oldukları bilinmiyor. Bunlar yükseköğrenim değil, kurstur. Nerede olduğu bilinmeyen kursiyerler var” diye ekledi.

Paylaş