KKTC’ye yeni isim tartışması… Akansoy: Kıbrıs Türk tarafının geri planda kalması kabul edilebilir değil

5
Asım Akansoy
reklam alani

CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy, KKTC’yle ilgili yeni isim tartışmalarının Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesi dışında gerçekleştiğini belirterek, “Kıbrıs Türk tarafının geri planda kalması kabul edilebilir bir durum değil” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ifadesini değerlendirdi.

CTP Genel Sekreteri Akansoy, son günlerde KKTC’nin adının değiştirilmesi yanında, Doğu Akdeniz’deki doğ gaz kaynaklarından yararlanma yönünde, Ankara çıkışlı açıklamalar yapıldığını kaydetti.

“İSİM TARTIŞMASI KIBRIS TÜRK HALKININ SİYASİ İRADESİ DIŞINDA GERÇEKLEŞTİ”

Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesi dışında gerçekleşen bu tartışma ve süreçlerde izleyici durumunda bırakılmanın kabul edilir olmadığını belirten Akansoy, konuyla ilgili açıklaması şu şekilde sürdürdü:

“KKTC’nin adının değiştirilmesi tartışmaları bundan önce pek çok kez yapılmış, ambargoları kırma kapasitesi çalışılmış, herhangi bir çözüm modeli içerisinde yeni devletin adının nasıl nitelendirilebileceği değerlendirilmiştir.

‘Kıbrıs Türk Devleti’ adının, tanınma veya izolasyonların kaldırılması bakımından hukuki bir anlam taşımadığı not edilmesi gerekir. Bunun ana nedeni, 541 ve 550 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır. Kararlar, Kıbrıs’ta ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ dışında ayrı bir siyasi yapının kabul edilemezliğini vurgulamaktadır.”

“KIBRIS TÜRK DEVLETİ İFADESİNİN HAKAN FİDAN TARAFINDAN KULLANILMASI DİKKAT ÇEKİCİ”

Akansoy, ‘Kıbrıs Türk Devleti’ ifadesinin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tarafından kullanılmasının dikkat çekici olduğuna işaret ederek, “Bunun sıradan bir değerlendirme değil, bir arayışın sonucu olduğunu düşünmek mümkündür” dedi.

KKTC’ye farklı bir isim ve/veya Doğu Akdeniz’deki doğal gaz kaynaklarından ortak yararlanılma noktalarına, Türkiye Cumhuriyeti’nin eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kathimerini’ye verdiği söyleşideki görüşlerini de eklemekte yarar olduğunu belirten Akansoy, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Gül söyleşisinde, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin yanı sıra Kıbrıs sorunundan da söz etmiş ve Kıbrıs sorunun çözümü için bir fırsatın verilebileceğini belirterek, Kıbrıs sorununun çözümünün birçok sorunun da çözümünü beraberinde getireceğini ifade etmişti.

Tüm bunlar dikkate alınması ve gelişmelerin ya da sürecin, çözüm eksenli yapıcı bir yaklaşım ile ortak bir kazanıma dönüşecek şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Burada ortak kazanım (win-win) noktasını, BM Genel Sekreterinin, Haziran 2017 Crans Montana ve Kasım 2019 Berlin toplantısı sonrası ortaya koyduğu ‘stratejik anlaşma’da aramak gerekmektedir. ‘Stratejik bir anlaşma’, varılan mutabakatlar üzerinden ‘sonuç odaklı’ bir müzakere sürecine kapı açmaktadır. Ve bu kapı Doğal gaz kaynakları ile ilgili Türk tarafının ortaya koyduğu yaklaşımı kapsayıcı bir özellik taşımaktadır.

İşte ancak bir stratejik bir anlaşma, ‘Kıbrıs Türk Devleti’ söylemini ve Doğal gaz konusunda Türkiye’nin dikkate değer arayışını anlamlı kılar.”

“KIBRIS TÜRK TARAFININ GERİ PLANDA KALMASI KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİL”

Akansoy, tüm bu süreçlerde Kıbrıs Türk tarafının geri planda kalmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade eden Akasoy, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın konuyla ilgili açıklamalarına değindi.

Akansoy, “Kıbrıslı Türk toplum lideri sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin bey, isim değişikliğini önemli bir girişim olarak ifadelendirdi. Peki Kıbrıs Türk halkının bu süreçte masada olmaması, toplumsal temsiliyet açısından büyük bir boşluk olması, Meclisin gelişmelerden haberdar edilmemesi önemsiz mi? Haysiyet kırıcı değil mi? Bu süreçte, tüm tarafların çözüm odaklı, yapıcı ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim” açıklamasında bulundu.

Paylaş